23. Bölüm • Saklı •

779 240 123
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum ♥️

Bölüm şarkısı: Sezen Aksu, Adı Bende Saklı

...

"Gül kokuyorsun bir de
Amansız, acımasız kokuyorsun
Gittikçe daha keskin kokuyorsun, daha yoğun
Dayanılmaz bir şey oluyorsun, biliyorsun
Hırçın hırçın, pembe pembe
Öfkeli öfkeli gül
Gül kokuyorsun nefes nefese."

-Edip Cansever, Gül Kokuyorsun
...

🌼

Rüyamda annemi görmenin biraz acı, biraz mutlu burukluğuyla uyanıyordum. Gece boyu bana sarılmıştı, özlediğim gibi saçlarımı sevmişti hep. Ama gitmesi gerekiyordu bir zaman sonra. Arkasından çok ağlamıştım gitme diye, ama yine gitmişti.

Bunun üzüntüsüyle şimdi de ağlayabilirdim ama çok güzel bir koku vardı burnumda. Deniz ferahlığıydı, soludukça daha çok istiyordum. Derin bir nefes çekerken bile yenisiyle içimi doldurma arzusuyla taşmıştım. Bir bağımlılık yolundaydım.

Tanıdık kokunun sahibini henüz düşünmekte güçlük çeken zihnim bulamamıştı. Bunun üzerine, en rahat uykularımdan birinin sonuna geldiğimi de hisseder gibiydim. Bu güzellikler bütünü beni tek bir yere götürüyordu.

Göz kapaklarımı yavaşça açtım. Kirpiklerim bir teni teğet geçmişti. Başım, bir boyunun girintisinde çok rahattı. Ellerim ise bir gövdeye sarılıydı.

Gözlerim şaşkınlıkla açılırken, Yağız'ın olduğunu anlamıştım. Bedenimin altında kalan kolu sırtımdan geçmiş ve bedenimi kavrıyordu. Diğer eli karnının üzerindeydi. Ve benim ayağım... Ayağım Yağız'ın bacaklarının üzerindeydi. Resmen koala gibi yapışmış durumdaydım!

Ayağımı usulca kenara çektim. Bir bardak çaydan sarhoş mu oldum bilmiyor ve bu pozisyona nasıl geldik idrak edemiyordum. Fakat bu soruları kışkışlıyordum. Yağız'ın kollarındaki huzura bir daha ne zaman erişirdim bilemediğim için sonuna kadar anı yaşayacaktım. Yağız'ın göğsünde uyumaktan daha da güzeli, onunla bir sabaha uyanmakmış. Gün geçtikçe her anın daha güzellerini yaşıyorduk.

Yağız'ın uyurken düştüğünü tahmin ettiğim yüzü, saçlarımdaydı. Ufak bir kıpırtıda uyanır korkusuyla nefes bile alamıyordum. Fakat onun ağır nefes alış verişlerini duyuyor ve elimin altında olan kalbinin ritmini hissediyordum. Uyuyordu. Uyurken onu izlemek isterdim ama böylesi daha güzeldi.

Saat kaç bilmiyordum. Erkense tekrardan uykuya dalardım her zaman. Geç olmuşsa yatakta yuvarlanarak vakit geçirir ve sonra kalkmayı başarırdım. Fakat şimdi ikisini de yapmayacaktım. Uyursam, bu büyülü anı kaybedecektim. Kalkarsam da yine aynı sonuca geliyorduk. Yağız'ın kokusuyla sarhoş olmanın en güzel olacağı kararıyla gülümseyerek gözlerimi kapattım.

Fakat yerimde duramıyordum. Yüzüne, eline ya da koluna dokunasım geliyordu. Dadımın İklim seslenişini duydum gibi olmuştu bir an için. Kulağım mı çınlıyor bilmiyordum. Rüyada mıydım yoksa? Bu dehşetle dudağımı ısırdım. Bir elimi Yağız'ın koluna götürdüm, sıcacıktı ve buradaydı. Rüya değil, gerçekti.

Mutlulukla gülümserken, bir anda Yağız hareket etti. Bedeni bana doğru döndüğünde kafam yastıktaki koluna düştü. Dokunduğum uzun kolu belime sarıldı, yüzüm göğsüne yapıştı. Burnunu saçlarımda hissediyordum ve bu beni huylandırmıştı. Kıkırtılarımı tutmak için dudaklarımı sıkıca bastırdım. Keşke bu anı fotoğraflayabilseydim. Ama kavanozum vardı. Orada saklayarak ölümsüzleştirebilirdim.

AŞKI VİRANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin