Bölüm şarkısı: Sezen Aksu- Çocuklar Gibi 💚
...
"içimden dedim gömülü bir ırmağın yalnızlığıdır bu
beraber yürüyelim olur mu…"-İbrahim Tenekeci
...🌼
"Dadım yataktan çıkarmıyor beni! Tam kendime gelemedim. İşe bile gidemiyorum." dedim. Patates'in gövdesine yaslı telefonumu düzeltip, görüntümü ayarladım. Görüntülü de olsa, sevgilime güzel gözükmek isterdim. Gerçi yatağın içinde, saçım başım dağınık ve hasta bir haldeydim ya neyse.
"Aslında ben kulübe giderim de, dadım bırakmıyor. Uygar'ın beni kovması an meselesi." diye devam ettim.
"Olsun, dinlen sen. Senin sağlığından önemli değil hiçbir şey." dedi telefonun ardındaki canım sevgilim. Gülümsemiştim. "Uygar konusunda da merak etme." diye devam etti. Dudağının kenarı kıvrılmıştı fakat alay sebebindendi. "Baran koruması altındasındır."
Akıllı sevgilimin tezleri doğru yöndeydi fakat bu doğruluk, onu elbette memnun etmiyordu.
"Aman canım, onları mı konuşacağız şimdi? Sen n'apıyorsun?" dedim, geçiştirerek. Yağız, bu konuda illa patlayacaktı fakat o gün, bu gün olmamalıydı.
"Ben ne yapıyorum..." dedi. İç çekti. "Seni özlüyorum. Her zamanki gibi..." Yüzümde koca bir sırıtış hüküm sürerken, boynumun altındaki yorganı burnuma kadar çekmiştim. "Niye kapatıyorsun yüzünü? Gülüşünü göreyim." dedi.
Makul isteği, mümkünmüş gibi sırıtışımı daha da genişletmişti. Otuz iki dişimden fazlası olsa, onları bile görürdü muhakkak. Yorganı aşağı indirdiğimde, gülümsemişti.
"Şimdi oldu." dedi. Az evvel çay doldurduğu bardağını aldı ve sandalyeye geçti.
"Yağız ya..." dedim, gülüşüm sürerken. Bir elimle yüzümün yarısını kapatmıştım.
"Söyle sevgilim?" dedi. Kelebeklerim durmuyorlardı! Durmasınlar.
"Sen öyle bakınca utanıyorum." dedim.
"Nasıl bakınca?" diye sordu. Gülümsedi ve çay bardağını dudaklarına götürdü.
"Nasıl anlatayım ki? Görmek gerekli." dedim. Gözlerine bakarken derince soluk aldım. "Zaten yeşil gözlerin beni hep heyecanlandırıyor. Çok aşığım!" Kolumu Patates'in arkasına attım, elimle yokladım. "Çikolatam nerede benim ya?" diye sorarken, elimi arkama götürdüm. Bulamıyordum. "Biraz önce yemiştin." dedi. Çaydan koca bir yudum aldı.
Kaşlarımı kaldırdım. "Aa, evet! Canım bir tane daha çekti. Şimdi kim aşağı inip alacak?" Nefesimi sesli biçimde üfledim. "Neyse. Bugün Ecrin'le konuştuk." derken telefonu aldım ve diğer yanıma döndüm. "Terapi vardı ya bugün... Sesinden belli, güzel gidiyor." Gülümserken başını salladı. "Çok seviniyorum onun adına. Bu zamana kadar ertelemesi kötü olmuş. Sahi, neden gitmiyorlardı? Ceylin hâlâ bile gitmiyor."
Bakışları telefondan ayrılırken, sessizliğin ardından sıkıntıyla nefes aldı. "Benim yüzümden." dedi.
Kaşlarım çatıldığında, "Nasıl yani?" diye sordum hemen.
Çayın son yudumunu içti ve ayağa kalktı. "Çay bitti, doldurayım. Çayım var ama..." dedi. Gözleri telefona çevrildi. "Yârenim yok."
Daha önce okuduğu bir şiire ithafen konuştuğunu direkt anlayınca dudaklarımdan kıkırtılar döküldü. "Yârenin en kısa zamanda kollarına koşacak!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKI VİRANE
Romance"Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?" Enseme doğru yayılan sıcak nefesi, tenimi yalayıp geçiyordu. İçim titrerken, devam etti şiir okuyan yumuşak sesi. "Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyıs...