"Geceyi seyrede seyrede öğrendim ki, ışık insanın içine yansımıyorsa yüzüne vurmuyor."
-Şükrü Erbaş
...🌼
"Bu nasıl oluyor ki?" Nefesimi üfledim. "Yani Ahsen'ciğim, her şeyin sorun diyeceğim ama seni seviyorum, neyse. Yine de hiçbir şey, bunun gerçekten zor olduğu gerçeğini değiştirmiyor!" Yönümü arabanın gerisine, eve çevirdim. "Yağız!" Bahçe kapısının önünde durmuştum.
Bir eliyle omzundan destek alan Ahsen'in yanına diz çökmüş, ayakkabılarını giydiren Yağız'ın gözleri, bana döndü. "Efendim?"
Asıl ben efendim.. Ayakkabıları çok güzel giydiriyordu. İnanılmaz bir tatlılıktalardı. Bu anın fotoğrafını çekmemek için kendimi güçlükle tutuyordum. Kavanozuma kapattım. Yenisi çocuklarımızla tekrarlanırdı belki.
"Bebek koltuğunu takamadım ya! Nasıl oluyor, anlamadım."
"Tamam, geliyorum şimdi." dedi. Ahsen'e döndüğünde ona baktı tebessümle. "Oldu. Hadi, gidelim." Sonrasında onları merdivenin başında bekleyen Asuman'a baktı. "Hazır mısın sen de?"
"Evet!" dedi Asuman coşkuyla. Kıpır kıpırdı. Bana doğru döndüğünde koşturarak yanıma geldi.
"Abiyle ablanın sözünden çıkmayacaksınız tamam mı kızlar? Üzmeyin onları." dedi Aylin Hanım. Bu uyarıları sayamadığım defaca yapıyordu. Bir anne olarak çok haklıydı fakat çocuk olsam, sıkılırdım. İlla delilik yapılıyor, sözlerden çıkılıyordu. Çocuktu, durmazdı. Mesele ben de sözüm dinlenmeyince bazen, azıcık kızabiliyordum tabii ama onun dışında her konuda özgür bırakma taraftarıydım. Anne olunca anlarsın, diyordu herkes. Yağız'ın babası olacağı çocuğun annesi olacaksam, her şeyi anlamaya vardım.
"Tamam!" dedi Asuman, elimi tutmuştu. Ona gülümserken ben de elini kavradım. Asuman uslu çocuktu.
Ahsen bu uyarı cümlelerine pek aldırış etmiyordu muhakkak. Duymazdan gelerek, mor renkteki sırt çantasının askılarını tuttu ve hoplaya zıplaya ilerlemeye başladı. O çanta ve rengi çok hoşuma gitmişti. Ahsen'den araklasam ne olurdu? Kesin saçımı çekerdi! Toplamamıştım bu defa. Çünkü Yağız, böyle güzel olduğunu söylemişti.
"Merak etmeyin. Gözünüz arkada kalmasın, gönlünüz rahat olsun. Bir sıkıntı çıkmadan çocukları biraz eğlendirip geleceğiz." dedi Yağız. Yandan birazcık görüyordum ve tebessüm ediyor gibiydi. Az bana dönse, ben de görseydim ya!
"Zahmet oluyor size de böyle hep ama... Sizi çok sevdiler. Aslında böyle herkesle dışarı çıkmazlar." dedi Aylin Hanım. Yine mahcupluğunu seziyordum.
Yağız konuşmak için dudaklarını aralamıştı ama bahçe kapısının önündeki Ahsen, etrafında dönerken araya girdi. "Hadi, hadi, hadi!" dedi. Hadi kelimesini benden kapmış olabilirdi çünkü onları hazırlarken, vakit geçireceğimiz için heyecanlı olduğumdan dolayı sürekli hadi hadi demiştim. Beni taklit ediyordu bence.
Ahsen'ciğim, taklitler asıllarını yaşatır.
Ne alakaydı şimdi? Neyse.
Yağız ve Aylin Hanım son kelimelerini söylerken, Asuman'la arabamın önüne gelmiştik.
"Şimdi ben de mi bebek şeyinde oturacağım?" diye sordu Asuman bana bakarak.
Başımı aşağı yukarı salladım. "Cihangir abiniz arabada rahatlıkla oturmanız ve güvenliğiniz için bebek koltuğu almış size."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKI VİRANE
Romance"Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?" Enseme doğru yayılan sıcak nefesi, tenimi yalayıp geçiyordu. İçim titrerken, devam etti şiir okuyan yumuşak sesi. "Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyıs...