"Gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu
Ağlardım
Beni sevmiyordun bilirdim
Bir sevdiğin vardı duyardım."-Attila İlhan
...🌼
Elimi yanağıma bastırmaktan yüzümün şeklinin değiştiğini düşündüğüm sıralarda, çatalı tabaktaki yemekte gezdiriyordum.
"Çok ayıp etmiş bacanak. Bu olmadı, eksi puan." Çağan'ın dün akşamla ilgili değerlendirmeleri hiç iç açıcı değildi.
Çok derin ve sesli bir nefes verdikten sonra çatalı bıraktım ve sandalyeye yaslandım. "Yüzüme karşı beni sevmediğini söylemesiyle eş değer yaptığı şey." dedim.
Çağan kaşığı dudaklarına götürürken söylediğim cümle üzerine duraksadı ve gözlerini irice açtı. "Eh, o kadar da değil baldız."
Omuzlarımı silktim. "Hayır, Çağan. O kadar... Ben söyledim ona, biliyor. Bu şarkıları bir tek onunla dinliyorum. Ne kadar kıymetli olduğunu anlattım. Herkesle dinlemem, dedim. Çok ince düşünceli biri Yağız. Bunu düşünmemesi mümkün değil. Biliyor." Bakışlarımı masaya eğerken başımı olumsuzca hareket ettirdim. "Ve bile bile açtı o şarkıyı. Bana armağan edeceği Sezen şarkılarını beklerken, Yağız bir başkası için yaptı bunu." Bunun üzerinden yirmi dört saat geçmişti, ertesi güne gelmiştik. O akşam banktan kalktıktan sonra Cihangir ve İlay'ın yanına gitmiştim. Gitmem gerektiğini söyleyip iyi geceler dileyerek yanlarından ayrılmıştım. Sonra günlerdir kavuşmayı beklediğim Patates'e sarılıp ağlayarak uyumuştum. Daha doğrusu uyumaya çalışmıştım çünkü düşünmekten gözüme uyku girmemişti. Normal şartlarda mutsuz olduğumda direkt uykuya teslim ederdim kendimi. Fakat her şeyde olduğu gibi bu da Yağız etkisiyle tam tersi olmuştu.
Diğer gün de ablam ve Çağan'ın bize gel kafan dağılır sözleri beni harekete geçirememiş, tüm gün boyunca yataktan çıkmayarak Gece'yle oynamış, Yağız diye kitaplara sarılmıştım. Hatta Gece bile bir süre sonra benden sıkılmıştı. İki gün öncesinde Patates'in kendisinin kollarında teselliyi bulmuşken, ertesi gün gözyaşlarımın sebebi olmuştu.
"Ben sadece derdinin ne olduğunu sordum. Yine söylemese, geçiştirse olurdu. Ağzımı açıp tek kelam etmezdim. Ama gitti, Sezen Aksu'dan Adı Bende Saklı şarkısını açtı." dedim, sayamadığım defaca aynı cümleyi tekrarlıyordum. Dudaklarımı yukarı kıvırmaya çalışırken mırıltıyla devam ettim. "Adı onda saklıymış... Kalbinde yaralar açmaya devam etmesine izin veriyor. Saklamayıp açığa çıkarsa ben onun gücü olacağım zaten." Su bardağını eline alan Çağan'a bakarken elimi kalbime bastırdım. "Buramdaki ağrıyı tarif edemem sana. Şarkıyı duyduğum gibi elim ayağım buz kesti. Hiç de bir şey söylemedi biliyor musun? Gözünün içine baktım. Üzüldüğümü gördü, biliyordu sonucunu zaten. Sadece iki dakika... İki dakika önce gülüyorduk, çok güzeldi her şey." Alayla gülerken omuzlarımı kaldırıp indirdim. "Tabii benim mutluluğum bir gün sürmediği için..."
"Yemek yiyememenize rağmen geçen romantik akşamdan, anlattığın banyo olayından sonra nasıl bir şey olabilir de seni bu kadar üzmüş diyordum. En son romantik basket maçındaydık çünkü." dedi Çağan. Yemeğinden bir kaşık aldı. "Bu çocuk tutarsız biraz sanki. Bir sefer daha böyle olmuştu. Bir anda araya mesafe koymuştu. Pek anlayamadım mevzuyu."
"Ben de anlayamıyorum. Bu kadar güzel vakit geçirirken araya ne giriyor bilmiyorum." dedim, sonra gözlerimi kıstım. "Ya da biliyorum. Kalbinde delikler açan, ruhunu mutsuz eden o kişi varya... O her kimse bir kaşık suda boğasım var! Ben biliyorum, bu yüzden böyle. Yaşadığı kayıplar onu bu hale getirmiş diyorum ama apayrı bir şey var. Ecrin de onu ima ediyor arada ama anlatmıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKI VİRANE
Romance"Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?" Enseme doğru yayılan sıcak nefesi, tenimi yalayıp geçiyordu. İçim titrerken, devam etti şiir okuyan yumuşak sesi. "Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyıs...