77. Bölüm • Güneş •

212 41 155
                                    

Merhaba herkese 🐣

Yeni bölümle beraberiz yine. En sevdiğim gün, bölüm günü! Yorumları, oyları takip etmeyi oldukça seviyorum fakat yorum yapan, oy veren kişi sayısı o kadar azaldı ki...

Bu konularda üstelemeyi pek sevmem ama emin olun bir oy veyahut yorumun bendeki karşılığı çok büyük. Emin olun sizlerle fikir alış verişinde bulunmayı, hikaye hakkında sohbet halinde olmayı ayrıca seviyorum. Sizlerden ricam, desteğinizi esirgememeniz. ✨

...

"Herkesin akrebi kör yelkovanı sağır
Benim saatim yüreğime ayarlı."

-Şükrü Erbaş
...

🌼

Kıyamete kaç vardı? Abim ve Hale karşı karşıya... Konuştular mı acaba? Hale, her şeyi anlattı mı? Abim normal görünüyor. Öğrenmiş olsaydı böyle durur muydu?

Sırtımda bir el hissedince kendime geldim nihayet. Yağız, elini bir defa aşağı yukarı gezdirirken arkamdan çıkıp yanıma geldi.

"Merhaba." dedi Yağız.

Hale başını aşağı yukarı salladıktan sonra bana baktı. Yüzündeki tedirginliği hissetmiştim.

"Hale, sen niye geldin?" diye sordum adımlarımı ilerletirken. "Yani hoş geldin tabii de... Görünce şaşırdım. Bu saatte... Bir şey mi olmuştu?" Hemen üçlü koltukta abimin yanına oturdum. Yağız da ilerledi ve pencerenin önündeki tekliye yerleşti. Koltuğun ucunda, diken üstünde oturuyordum şu an. Stresten avuç içlerim terlemişti.

"Asaf'la konuşmak için geldim." dedi Hale.

Yutkunurken abime baktım. Henüz her şeyden bihaber görünüyordu.

"Eylül nerede?" diye sordum.

"Onu Deryalara bıraktım. Biz konuşurken burada olmaması daha iyi." dedi Hale.

"Hale..." dedi abim. "Her şey yolunda mı? Çok iyi görünmüyorsun."

"Ben..." dedi Hale. Bakışları yerde geziniyor, abimden kaçıyordu. Ne diyeceğini bilemez şekildeydi. Kolay değildi. Tümüyle olmasa da bir noktada hak veriyordum ona. Böyle bir şeyi anlatmak çok zordu.

Kafamı yana çevirip Yağız'a baktım. Güven vermek ister gibi gözlerini kapatıp açtı. Maalesef rahatlayamıyordum.

"Asaf, sana anlatmam gereken şeyler var. En başından... Her şeyi dosdoğru bilmen gerekiyor." dedi Hale.

Abimin kaşları çatıldı. Durumu anlamaya çalışıyor gibiydi. "Dinliyorum." dedi abim.

"Nereden başlamam gerektiğini de bilmiyorum ama en başından anlatacağım." dedi Hale. Stresten 'hadi' baskısı yapasım gelmişti birden ama kendimi tuttum. Nasıl istiyorsa, bildiği gibi anlatması doğrusuydu. Umuyorum abim de sonuna kadar dinleyebilirdi.

"Nikah günü..." dedi Hale. Nefes aldı. "Evleneceğimiz gün yani. Ben geliyordum nikaha Asaf. Ama abim, babam izin vermediler. Öğrenmişler. Nikaha gelmemi engellediler." Hale'yi dinlerken gözlerimi abimden ayırmıyor, tepkilerini bekliyordum. Kaşları kavislendi önce. "Sonra sana not göndermişler. Ben göndermedim. Hiçbir suçum yoktu Asaf. Beni başkasıyla evlendirmek istiyorlarmış. Zorla eve kapattılar beni."

"Nasıl?" dedi abim. Çok şaşkındı. Kelimeleri bir araya getirmekte zorlandığı belliydi. "Ama ben..." Yutkundu. "Evinize gittim. Orada yoktun. Gitmişsin. Nereye gittiğini söylemediler. Eşyalarını alıp gitmişsin. Arkadaşların, kuzenin de bilmiyordu. Ortalığı ayağa kaldırdım, kimse bilmiyordu. Beni istemiyormuşsun. Senden başkasına inanmazdım ama elimde not vardı, sen yoktun."

AŞKI VİRANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin