"Birine altı çizili kitaplarınızı vermek, yaralarınızı emanet etmektir bir bakıma.."
-Nazan Bekiroğlu
...🌼
"Yağız."
Sesim yankılanarak bana geri dönüyordu.
"Yağız neredesin?" Etrafımda dönüyordum. Her yer bembeyazdı ve kimse yoktu.
"Gittin mi yoksa? Ama gitmem demiştin. Kardeşlerini bırakamazdın. Beni de bırakma."
"İklim." Kulağıma gelen Yağız'ın sesini duyduğum gibi heyecanla sağa sola baktım. Yoktu. Arkamı döndüğümde kırmızı renkteki kapıyla karşılaştım. Koşarak kapıya ulaştım ve hızla içeriye girdim.
"Yağız, göremiyorum seni."
"Buradayım." dedi Yağız'ın sesi. Olduğunu tahmin ettiğim yere doğru adımlarımı hareket ettirdim. Karşıma siyah bir kapı çıkmıştı bu sefer. Kulbunu aşağı indirdim ve kapıyı açtım.
"Yağız." dedim. Gözlerimi her yerde gezdiriyordum fakat burada da göremiyordum.
Mavi ve yeşil renkte kapılar belirdi bir anda. Yağız'ı mavide buluyordum her defasında. Yeniden oraya yöneleceğim sırada, Yağız'ın sesini duydum. "Seni bekliyorum, gel hadi." Sesi çok güçlüydü, umut dolu.
Maviyi es geçerek yeşile koştum bu sefer. Çünkü oradan duyuyordum onu.
Maviyi itmişti, yeşili seçmişti.
"Geldim!" dedim nefes nefese, yeşil kapıdan girdiğimde. Akıllara durgunluk veren bir yeşillik görüş alanıma girmişti. Adımlarımı ilerlettim. Yürüdükçe aldığım nefes, içimi açıyordu.
"Hoş geldin." Kulağıma gelen Yağız'ın sesiyle sağa döndüm hemen. Onu gördüğüm gibi yüzümde gülücükler açmıştı. "Gelsene. Bekletme beni." dedi, elini uzatıyordu. Çok güzel gülümsüyordu. Gözleri yeşil yeşildi.
Belki de attığım bir adımla, aradaki koca mesafe bir anda kapanmıştı. Kuş cıvıltıları duyuyordum. Belli belirsiz, neşeli sesler geliyordu kulağıma.
Ellerimi tuttu Yağız. Tam bu anda başımızdan aşağı çeşit çeşit çiçekler dökülmeye başlamıştı. Hayranlıkla kafamı kaldırıp onlara bakarken, gülmeden edemiyordum.
Bir papatyayı yakalayarak, saçımla kulağımın arasına sıkıştırdı. Yeşil gözleri, gözlerime kenetlendi. Sonra pamuk şekerden farksız yumuşak sesiyle şiir dizesi okudu.
"Bir ışık bir kelebek biraz çiçek biraz kuş
Yeni bir ülke yüzün ellerimde kaybolmuş.""Seni seviyorum Yağız." dedim gözlerinin içine bakarken.
Yağız gülümsedi, sanki dudaklarının kenarlarında çiçekler açıyordu. Gözleri parıl parıldı. Bir eli yanağımı kavradı, parmağı yavaşça okşadı. "Ben de..." dedi. Çiçekler aramızdan dökülüp giderken, Yağız'la birbirimize yaklaşıyorduk. "Çok seviyorum." diye ekledi.
Yağız'la dudaklarımızın birleşmesine az kala, yer altımdan çekiliyormuş gibi hissetmiştim. Panikle bedenimi geriye çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKI VİRANE
Romance"Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?" Enseme doğru yayılan sıcak nefesi, tenimi yalayıp geçiyordu. İçim titrerken, devam etti şiir okuyan yumuşak sesi. "Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyıs...