Hikâyenin keşfedilmesi için değerli yorumlarınız, oylarınız çok çok önemli. Bundan da önemlisi, gelen bir yorum motive kaynağı oluyor. Sizden ricam, satır arası güzel yorumlarınızla desteklerinizi göstermeniz. Çünkü bunlarla hikâye öne çıkıyormuş. Ama tabii ki içinizden geldiği gibi yapın ❣️
...
"Bir kere sevdaya tutulmaya gör;
Ateşlerde yandığının resmidir.
Aşık dediğin, Mecnun misali kör;
Ne bilsin alemde ne mevsimidir.Dünya bir yana, o hayal bir yana;
Bir meşaledir pervaneyim ona.
Altında bir ömür döne dolana
Ağladığım yer penceresi midir?"-Cahit Sıtkı Tarancı, Kara Sevda
...
🌼
"İklim."
Sırtımdan dürtülüyordum.
"İklim.." O ses ısrarla adımı söylüyordu. Başımda hissettiğim felaket ağrı beni zorlasa da kafamı geriye döndürüp güçlükle tek gözümü açtım.
Yağız karşımdaydı.
"Hadi uyan." dedi. Buradaydı, odamda. Beni uyandırıyordu ve tebessüm ediyordu.
"Rüyadayım değil mi?" diye sordum, tekrardan kafamı önüme çevirip gözlerimi kapattım. Yağız'lı rüyama devam edecektim.
"Hayır, rüya değil." dedi Yağız. Ben bu sahneyi milyon kez yaşamıştım. Dadım bu sefer Yağız'dan beni koparamayacaktı.
"İklim." dedi Yağız yine. Sırtımdan dürtülmeye devam ediyordum.
"Dadı hiç uğraşma uyanmayacağım! Mümkünatı yok kalkmam." dedim, sırt üstü pozisyona geldim. Bundan sonra dadımın ısrarlarının son sürat devam etmesi gerekiyordu aslında. Ses gelmeyince gözlerimi yarım açtım. Yağız belini eğmiş, bana bakıyordu.
"Dadı, seni Yağız olarak görüyorum." Gözlerimi kapatıp açtım. "Ay hâlâ Yağız'sın! Kafayı mı yiyorum ben?" dedim, elimi ona doğru uzattım ve yüzüne dokundum. "Sakallarının çıkmış olma ihtimali dadı?" Yanaklarını, burnunu elliyordum.
"Benim, Yağız." dedi, gülüyordu.
"Ay! Gerçek misin?" dedim ve elimi tam anlamıyla mıncırdığım yüzünden çektim hemen.
Başını salladığında şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım. "Nasıl yani? En son sahildeydik biz. Ben ne zaman buraya geldim? Sonra... Sabah olmuş. Sen burada mı kaldın?" Parça parçaydı her şey. Toparlayamıyordum.
"Öyle oldu. Sen.." dedi, düşünür gibi baktı iki saniye. Doğru kelimeyi arıyor gibiydi. "Sen kalmamızı rica edince kaldık. Cihangir de çok sarhoş olmuştu. İlay çabuk dağılmaz ama o bile benzer durumdaydı. Sen de öyle söyleyince geceyi burada geçirdik."
"Yaa.." dedim. Yağız'la aynı evde uyuduğumuz bir geceydi yine ve ben asla hatırlamıyordum. Bu durum için daha sonra kendime kızacaktım. Ama burada kalmalarını söylemem güzeldi. Bu yüzden azardan yırtabilirdim. "İyi olmuş böyle." dedim gülümseyerek.
"Bu arada saat kaç? Herkes kalktı mı? Yoksa en son ben mi uyandım?" dedim, gözüm komodine gitti ama telefonum yoktu. Kim bilir nerelerde bırakmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKI VİRANE
Roman d'amour"Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?" Enseme doğru yayılan sıcak nefesi, tenimi yalayıp geçiyordu. İçim titrerken, devam etti şiir okuyan yumuşak sesi. "Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyıs...