"Kıldan ince, kılıçtan keskin;
Ayrılık, aramızda bir köprü.
Seninle diz dize otururken de."-Nazım Hikmet
...🌼
Kulağıma sesler geliyordu. Kafamı koyduğum yerden güçlükle kaldırdım. "Dadı?" dedim, tek gözümü açabilirken. "Saat kaç?" Karşımdaki masaya kahvaltıyı hazırlayan dadım bana doğru dönmüştü. Elindeki tabağı bırakıp yanıma ilerledi.
"Sen ne zaman geldin kızım? Seni burada görünce şaştım kaldım da uyu diye ellemedim." dedi, kaşları havadaydı. Ellerimle yüzümü sıvazlarken esniyordum. "Hiç ses de duymadım. Geç mi geldin? Bir şey mi oldu?" Sonlara doğru telaşlanır gibi oldu.
"Yok dadı." dedim ve tekrar esnedim. "Saat kaçtı?" Yanıma bir şey atlayınca irkildim fakat Gece olduğunu anladığımda gülümsedim ve onu öpmeye başladım. Kızımı çok fazla özlemiştim!
"Sekiz. Birazdan Sinan Bey kahvaltıya iner."
Ağzımın içinde homurdanıp oflayıp puflarken yattığım yerde doğruldum. Bu saatte nasıl uyanabildiğimi biri bana açıklar mıydı? Göz kapaklarım yapışmış olabilirdi.
"Günaydın Nermin." Babamın sesini duyunca gözlerimi aralayıp dadımın arkasına doğru bakmaya çalıştım. Beni gören babamın yüzüne şaşkınlık yayıldı. "İklim?" dedi ve sonra ekledi. "Günaydın. Dün burada mı kaldın? Geldiğini görmedim."
"Geç geldim." dedim, esnemelerimin arasında. Gece kucağıma çıkmıştı.
Buraya doğru geldi ve elini başımın arkasına koyup alnıma dudaklarını bastırdı.
"Bi' elimi, yüzümü yıkayayım." dedim, kendimi geri çekerken.
Adımlarını hareket ettirdi. "Gel, birlikte kahvaltı edelim." dedi, başköşenin sandalyesini çekerken. Gece'nin başını sevdikten sonra onu yanıma doğru aldım.
Ağrıyan boynumu ovalarken ayağa kalktım ve "İştahım yok ama eşlik ederim." dedim.
Dadımın yanağından öptükten sonra yürümeye başladım. Lavaboya girince yüzüme birkaç defa su attım. Ardından gözüm aynadaki aksime ilişince hareketlerim yavaşlamıştı.
İnanılmaz bitkin ve yorgun görünüyordum. Gece kaçta uykuya daldım bilmiyordum ve ağlamaktan da gözlerim iyi görünmüyordu. Birbirine giren saçlarımı elimden geldiğince düzelttim. Sonra sızısını hissettiğim kalbime parmak uçlarımı bastırdım.
-Geçmiş-
"Kalbim ağrıyor." dedim, elimi güçlü bir şekilde kalbime bastırdım. Geçmiyordu.
"Aşk acıları başladı bizimkinde." dedi Çağan.
"Gerçekten," derken Çağan'a baktım. "Böyle nefes alırken acıyor. Ağrıyor da..."
"Bunun aşkla değil, tıpla alakası var. En yakın zamanda bir doktora git İklim." dedi ablam. Bakışlarımı ona çevirmiştim.
"Bence Yağız'a bir şey oluyor. Şu an kötü bir durumdaysa?" dedim.
Nefes dahi soluk borumdan zor geçiyordu. Dağılmamalıydım. Kendimi, kalbimi toplamam zaman almıştı ve şimdi bir kez daha parçalanmasına izin vermeyecektim.
İşlerimi hallettikten sonra yeniden salona geçtim. Her zamanki yerime oturmuştum.
"Nasıl gidiyor kızım?" diye sorduğunda, yüzüne baktım. "Ayrı ev, tek başına... Sen rahatı seversin. Burada her şey önüne geliyordu. Şimdi kolay olmuyordur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKI VİRANE
Romance"Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?" Enseme doğru yayılan sıcak nefesi, tenimi yalayıp geçiyordu. İçim titrerken, devam etti şiir okuyan yumuşak sesi. "Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyıs...