Merhaba sevgili okurlarım! 🐣
Tabii ki yine uzun, güzel ve de Yağız'dan olan bir bölümle geldim! Yıldızı parlatıp bir de üzerine yorumlar yağdırırsak şahane olur. 🧚♀️ İkisi de oldukça düştü ve böyle olmuyor maalesef. Destekleriniz çok kıymetli. ✨
♪♪♪
"Aç bağrını, yaslayayım yorgun başımı..."
-Emir Can İğrek/ Aç Bağrını
♪♪♪
🐿️
"Ne yesek kardeşim?" dedi yanımda yürüyen Cihangir. Güneş gözlüğünü gözüne taktı. Ocak ayında olmamız, Cihangir'in güneş gözlüğü takmasına engel değildi. "Canım fena hâlde balık istiyor. Harika bir yer keşfettim. Buraya yakın. Seni oraya götüreceğim." diye devam ediyordu.
"Beyler!" Uzaktan gelen sesi duyunca Cihangir'le aynı anda o yöne bakarken adımlarımız yavaşladı. Bir elini havaya kaldırmış, bize doğru yaklaşan kişinin muhatabı Cihangir ve ben olmalıydık.
"Şirketimizin başarılı bir diğer avukatı Seçil Hanım, selamlar." dedi Cihangir.
Seçil, ufak bir tebessümle başını salladıktan sonra gözleri yüzümü bulunca kafamı aşağı doğru eğerek göz temasını sonlandırdım. "Yemeğe mi? Ben de yemeğe gidiyordum. Bu iki centilmen bana eşlik etmek ister mi?" dedi.
Gözlerimi yerden kaldırırken Cihangir'e sözü bırakmayarak hızla konuştum. "Biz yedik. Şirkete de yeni geldik." dedim. Cihangir'in bakışları bana döndüğünde, bir anlık anlam veremez şekilde yüzüme baktı fakat bunu uzatmayıp kendini toparladı.
Seçil'in kaşları kavislendi. Seçil, diye hitap ediyordum çünkü meslektaşımdı ve çoğu işi beraber yürüttüğümüz için Hanım ve Bey hitapları bir noktada kalkmıştı. Aslında kalkmasa da olurmuş fakat bunu sonradan idrak edebilmiştim.
"Öyle mi? En azından bir kahve ısmarlasaydım? Sana sözüm vardı Yağız." dedi.
Elimi enseme götürdükten sonra saçlarımın arasını kaşıdım. "Kahveyle pek aram yoktur aslında." dedim. Ve sonrasında saçımdaki elimi hızla aşağı indirdim.
İklim'in söylediğine göre yalan söylediğim ya da gerildiğim bir durum olduğunda, elim ya ensemde olurmuş ya da saç diplerimi kaşırmışım. Bunu herkes bilemezdi elbet.
"O zaman çay içeriz. İllaki bir şey ısmarlayacağım, lütfen." dedi. Israrcıydı. Bu bir şey ısmarlama konusuna nereden geldiğimizi, ne zaman söz verdiğini de bilmiyordum açıkçası.
Cevabım olumlu olmadığı için herhangi bir şey söylemezken bu defa Cihangir araya girdi. "O zaman size afiyet olsun." dedi, tebessümle.
Seçil kafa sallarken "Teşekkür ederim." dedikten sonra son bir defa daha gözlerini gözlerime değdirince az evvelki gibi bakışlarımı başka yöne çevirdim.
Yanımızdan ayrılınca arkamı döndüm ve yürümeye başladım. Cihangir'in adımları da beni takip ediyordu. "Kardeşim..." dedi.
"Evet?" Bir adım ilerisindeydim. Odamın önüne gelince kapının kulbunu indirdim ve kapıyı açtım.
"Az önce dizi dizi yalanlar sıraladın." dedi arkamdan odaya giren Cihangir. "Sen ve yalan? Yengeden mi geçti bu özellik?" diye devam ederken kapıyı kapattı. "Üstelik cevap bile vermedin. Bir durum olduğunu sezince araya girdim ben de." Masanın arkasındaki koltuğa geçtiğimde, masanın diğer tarafında duran Cihangir tek kaşını kaldırarak ekledi. "Hayırdır?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKI VİRANE
Romance"Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?" Enseme doğru yayılan sıcak nefesi, tenimi yalayıp geçiyordu. İçim titrerken, devam etti şiir okuyan yumuşak sesi. "Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyıs...