89. Bölüm • Dünyam •

78 9 4
                                    

"Bir bir saydın avucuma gülleri
Sevdim yaşamayı sevdim çiçekleri"

-Hirai Zerdüş/ Ben Bilmezdim Renkleri

♪♪♪

🐿️

Başımın havada durması için destek veren elimi indirdim ve başımı yastığa koydum. Sonrasında dakikalardır izlediğim İklim'e doğru biraz daha kaydım. Nefes alış verişlerini bu yakınlıktan duymak, ayrı bir huzur veriyordu.

Biraz kıpırdandı yerinde. Böylece bir tutam saçı yüzüne düştü. Onu rahatsız etmemesi için işaret parmağımın ucunu kullanarak, büyük bir dikkat ve yavaşlıkla geriye ittirdim saçını. Çok değil, iki ya da üç saniye sonra göz kapakları kırpışmaya başladı. Akabinde gözlerinin yeşilini gördüm.

İnanılmaz bir savaştaydım. Bir yanım İklim'i uykusunda seyretmeyi müthiş severken diğer yanımsa bir uyansa da gözlerini görsem diye yanıp tutuşuyordu. Ve maalesef uyandırmış bulunuyordum. Bunun için üzülsem de, diğer taraftan ayrı bir mutluluk hissindeydim.

"Günaydın." dedi, çatallı bir ses tonuyla. Mahmur bir gülümsemesi vardı. Sonra esnemeye başladı.

"Günaydın sevgilim." dedim, tebessümle ve ardından saç tutamını kulağının gerisine iteklerken saç tellerini de nazikçe sevdim. Bir tek teline içim gidiyordu. "Erkencisin." diye ekledim.

"Öyle mi? Kokunu hissettiğim için uyanmış olmalıyım." dedi. Gözleri kapanıyordu. Yaklaştı ve göğsüme doğru sokuldu. Bu sırada bir kolumu bedenine sardım. Bana dolanmasını, benimle sarıp sarmalanmasını çok seviyordum. "Ama şimdi tekrar uykuya dalabilirim. Burası öyle sıcak ve güzel ki..." diye ekledi mırıldanmayla. Burnunu göğsüme sürttü. "Kalp atışın çok güzel. Hızlı biraz. Heyecanlandırdım mı seni?"

Güldüm hafifçe. "Her zamanki gibi..." dedim.

"Bebeğimiz biraz daha uyumak istiyormuş."

Başının üzerinden öptükten sonra "Uykular feda olsun size." dedim. Çenem, başının üzerindeydi. Başımı hafifçe sağa, sola oynatınca kıpırdandı kollarımın arasında.

"Kocacığım ya... Sakalların huylandırıyor." dedi, nazlı nazlı. Gülümsedim. Bunu biliyordum.

Saat dokuz buçuktu. İklim'e göre epey erken bir saatti tabii. Aslında işe giderken daha erken uyanıyordu. İklim'i uyandırmak, oldukça zor bir işti. Fakat şaşılacak gibi, işe büyük bir hevesle gittiği için hiç zorlanmadan uyanırdı. Elbette bazen uyanamadığı olurdu ama o kadar da zorlamıyordu. Ve yine uykuya alışmıştı. Zaten en sevdiğiydi...

Ben tam tersiydim. Otomatik olarak erkenden gözlerim açılırdı. Alışkanlıktı muhakkak. Ezelden beri böyleydim. Önceleri uyanır, hazırlanır ve direkt işe koyulurdum. Fakat artık her şeyden önce, başka bir önceliğim vardı. Gözlerimi açtığımda İklim'i görmenin mutluluğunu yaşarken onu bir müddet izlemek, günümün iyi geçeceğini gösteriyordu. Ha eğer o gün, bu olmamışsa keyfim o kadar da iyi olmuyordu.

Son günlerde işe de ara vermiştim. Ne yazık ki sıkıntılı günlerden geçiyorduk. Şu sıralar uykuyla aramın daha da açılmasındaki en önemli sebep bu sıkıntılardı. Sürekli zihnimin bir köşesinde bekleyen bela, kapımıza kadar gelmişti.

"Sıcacıksın. Sımsıcak... Ateş gibisin." dedi İklim, birkaç dakika geçtikten sonra. 'Ateş' kelimesinin son harfine olabildiğince bastırmıştı. Küçücük olup büzüştüğü için tüm bedeni kollarım arasındaydı. Güldü sonra. "Ateş parçası gibisin kocam... Alev alev yakıyorsun beni de. Ve bu yüzden tekrardan uykuya dalamıyorum." Kafasını kaldırıp hafifçe geriye gittiğinde, içimi açan güzel gözlerini gözlerime değdirdi. "Cezalısın." diye ekledi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 31 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AŞKI VİRANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin