"Beni bir kedere gömün
Beni bir rüyaya gömün
Beni bir unutuşaBeni bir geceye gömün
Beni bir yıldıza gömün
Beni bir dağ yolunaBeni bir şiire gömün
Beni bir türküye gömün
Beni bir uçuruma."-Ataol Behramoğlu
...🌼
"Niye ses yok?" diye sordum, merakla. Gözlerim ultrason cihazının görüntüsündeydi."Bir saniye..." dedi doktorum Füsun Hanım. Elindeki şeyi karnımda gezdirdi, gezdirdi. Saniyeler sonra bebeklerimizin kalp atışlarını işittiğimde, Yağız'ın elimi tutuşu güçlendi birden.
"Yaaa! Kalp atışı mı bu sesler?" dedi Ecrin, duygusallıkla harmanlanmış bir heyecanla.
"Evet." dedi Füsun Hanım.
"Çok güzel." dedim ve hemen sonra sustum. Çünkü yalnızca bu sesi dinlemek istiyordum. Büyülenmiş gibi hissediyordum. Pıt pıt, pıt pıt diye atıyordu kalp atışları.
Kafamı çevirip Yağız'a bakınca gözlerine yansıyan sevinci görmem bana yetmişti. Biraz da şaşkın, meraklı görünüyordu. Neticede hepimizin yabancısı olduğu duygulardı bunlar.
"Bebekler nerede?" diye sordu İlay, meraklı bir ifadeyle.
Füsun Hanım, cihazdaki görüntüye parmağını yaklaştırdı ve bir yeri gösterdi. "Bakın, burada." dedi.
"Kaç haftalık oldular?" diye sordu Ceylin.
"Altı hafta dört günlükler. Yalnız bebeklerden birinin kalp atışları daha zayıf." dedi Füsun Hanım.
Söylediği son cümle, yüzümdeki tebessümü götürürken gözlerimi doktora çevirdim. "Neden öyle? Bir şey olur mu bebeğe?" diye sorularını sıraladı Yağız, benden önce davranarak.
"İkiz gebeliklerde bu gibi durumlarla karşılaşabiliyoruz. Sizi endişelendirmek istemem ama kalp atışı zayıf olan bebeğin düşükle sonuçlanma ihtimali var."
Birdenbire göğsüme bir ağırlık çöktü. Yağız'la göz göze geldik. Yeşillerine korku yeniden yer edinmişti. Tuttuğum elini sıktım.
Odadan çıkana kadar susmuştum. Doktorun bahsettiği ihtimal karnıma krampların girmesine neden olmuştu. Dediği gibi olabilir miydi? Ama ihtimaldi. Kesin bir sonuç değildi. Kötüyü düşünmemek gerekiyordu.
"Her böyle olduğunda düşük olmuyormuş. Bebek zamanla güçlenebiliyormuş. Eminim yeğenlerim de çok güçlüdür." dedi yanımda yürüyen Ecrin. Ses tonunda umudun bin bir türlü rengi vardı.
"Kesinlikle öyle. Haftaya tekrar kontrol var zaten. Ne kadar güçlü olduklarını göreceğiz. Moral bozmaya hiç gerek yok." dedi İlay.
Yağız'la el ele, park ettiğimiz arabalara doğru yürüyorduk. Elini bırakmak istemiyordum.
"Ben de öyle düşünüyorum." dedim, dudaklarımı tebessümle kıvırırken. "Kötü ihtimalleri düşünmüyoruz. Güzel olacağına eminim. Bu arada Ecrin, Ceylin... Bu durumdan büyüklere bahsetmeyelim olur mu? Boş yere telaş yapmasınlar." diye devam ettim.
Beni onaylar şekilde kafa salladıklarında gülümsedim. Arabaların oraya gelmiştik. "Haberleşiriz o zaman." dedi İlay.
Onlar gittikten sonra "Sevgilim," dedim yüzümü ona çevirirken. Sonra yanağını kavrayıp sakallarını okşadım. "Sen de hiç evham yapmıyorsun, anlaştık mı? Ben inanıyorum, hiçbir problem olmayacak. Anneler hissetmez mi zaten?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKI VİRANE
Romance"Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?" Enseme doğru yayılan sıcak nefesi, tenimi yalayıp geçiyordu. İçim titrerken, devam etti şiir okuyan yumuşak sesi. "Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyıs...