Uzunca bir aradan sonra herkese merhaba sevgili okurlarım! 🐣
Nerelerde olduğuma dair gerekli açıklamayı profilimde yaptım. Eğer takibe alırsanız gelişmelerden çok daha hızlı haberdar olabilirsiniz. Şimdi sizleri fazla tutmamak adına uzatmayı düşünmüyorum. Fakat sizlerden ricam, hikayeye sahip çıkıp oy ve yorumlarınızla desteklerinizi göstermeniz. 🙏🏻
Keyifli okumalar diliyorum!
Bölüm şarkısı: Dedublüman/ Sen bilmezsin
...
"Derinde, azıcık derinde
Hüzün var
İçimdeki derin fay
Sızlıyor dokununca. "-Şükrü Erbaş
...🌼
"Sevgilim, hazır mısın?" diye seslendi Yağız, odadan. Ben de giyinme odasındaydım ve aradığım şeyi bulabilmek için buraları darmaduman etmiştim.
"Siyah fularımı bulamıyorum!" dedim, sinirle.
"Yatağın üstündeydi. Almadın mı?" dedi.
Sertçe çekmeceyi ittikten sonra giyinme odasından çıktım ve yatağa baktım. Yoktu. Bakışlarım Yağız'a gidince aynaya bakarak saçlarını düzelttiğini gördüm. Yakışıklılığı beni bayıltabilirdi şu an.
"O saçlarını bozarsan sevinirim." dediğimde, gözleri yüzüme çevrildi. "Bu kadar yakışıklı olman hiç hoşuma gitmiyor."
Hafifçe güldü. "Abartıyorsun." dedi ve gözlerini üzerimde gezdirdi. "Peki ya ben, senin güzelliğine bir şey diyor muyum?" Dudaklarıma baktı. "Kırmızı ruj sana çok yakışıyor ve çok dikkat çekiyor. Ama sana yakışanı yapman konusunda hiç müdahale etmiyorum. Neticede senin kararın."
"Ama ben, müdahale ediyorum. Üzgünüm sevgilim. Senin saygın, hoşgörün bende yok. Bunu hâlâ anlayamadın mı?" dedim, tatlılıkla gülerek. Elbette aşırı karışmıyordum ben de ama bazen inanılmaz kıskandığım ve müdahale ettiğim vakitler oluyordu.
"O tatlılığın altına hiç sığınma." dedi.
Ona gülerken bakışlarım, yatak odasının kapısında görünen Gece'ye değdi. Ağzında bir şey vardı. Ve bu şey, benim aradığım fulardı.
"Ah, Gece!" dedim, adımlarımı ilerletmeye bakarken. "Onu ne zaman aldın sen?" Hanımefendi, hiç aldırış etmeden arkasını döndü ve benden uzaklaşmaya başladı.
"Canım, sen koşturma arkasından. Alayım ben." dedi Yağız. Odadan çıkmıştım bile.
"Yok kocacığım, senin saçların bozulmasın."
"İklim..." dedi, sesi gülüyordu.
Gece'yi merdivenlerin başında yakalayabilmiştim. Fuları aldığım sırada kapı zili çaldı. Birini beklemediğimiz için şaşırmıştım. Üstelik evden çıkmak üzereydik.
Merdivenin basamaklarını birer birer inmeye başladım. Nihayet Yağız beni üzmek istememe noktasına gelmiş ve kendi evimize dönebilmiştik. Babamın evinde de gayet rahatım yerindeydi fakat sahiden de insanın evi gibi olmuyordu.
Merakla kapıyı açtığımda, şaşkınlıkla kaşlarım kavislendi. Birçok ihtimal vardı ve kapıya gelen birçok kişi olabilirdi. Fakat muhtemelen hiçbirine bu kadar şaşırmazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKI VİRANE
Lãng mạn"Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?" Enseme doğru yayılan sıcak nefesi, tenimi yalayıp geçiyordu. İçim titrerken, devam etti şiir okuyan yumuşak sesi. "Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyıs...