Bölüme geçmeden önce, burayı okumanızı rica ediyorum. Bu bölümün onlarca şarkısı var, hepsini sizlerle paylaşmak isterim fakat en belirgin iki tanesini not düşeceğim. Muhakkak dinleyerek okuyun ki, sizler de benim gibi aynı hissiyatı alın.
İkinci şarkı yeni karşıma çıktı ve öyle hoşuma gitti ki... Hikâyenin ilk üç sırada yer alan müziklerinden oldu diyebilirim. İki haftadır bıkmadan, defalarca dinledim.
Üçüncü şarkı ise, hikayenin başından beri sizlerle buluşmayı bekleyen ve hatta sahneyi kendi kendine yazan bir şarkı oldu. Onun için de ayrıca heyecanlıyım.
Sizleri çok tutmayayım. Bu bölüm, iki bölüm uzunluğunda oldu. Bol bol paragraf arası yorumlu bir bölüm olsun, lütfen!
Duman- Bu Aşk Beni Yorar 🍂
Kendimden Hallice- Unutulmayan Biri Hep Vardır
Furkan Olgaç- Benim İklimim İncitmez Seni 🌼
...
"Veda duygusuyla
Yazıyorum nicedir
Ellerim titriyor bir yandan
Yeni başlıyormuşum gibi.
Ah ey gölgesi
Önüme düşen zamanlar.Sonsuzluk ve şimdi
İnsan bu çarmıhta doğuyor
Sonsuzluk ve şimdi
İnsan bu çarmıhta ölüyor.
Aşk iyileştirmiyor
Yazmak yetmiyor.
Dünya, bir yara
Zaman, unutma cezası
Sevmek, büyük yalnızlık.
Kalbim tamam diyor
Bedenim çırpınıyor."-Şükrü Erbaş
...🌼
Acıları dinmek bilmedi. Bedeni değil kalbi ağrıyordu.
Başka bir sayfayı açtım.
Adamın içinde bir şey kapanmıştı, girilmez olmuştu, girişe duvar örülmüştü.
Yeni bir sayfa, altı çizili yeni bir cümle...
Bütün varım yoğum içimde yaşadığım acılar.
Gözlerimi kısa bir an kitaptan ayırdığımda nefes alma ihtiyacı içine girmiştim. Kapağını kapatıp ismini okudum. Bir Yüreğin Çöküşü.
Yağız'a sormadan, kütüphanesinden aldığım bir kitaptı. Hani dolabı, odası, eşyaları benimdi ya... Öyle söylemişti çünkü. Ben de merak edip okumak için almıştım. Sormaya fırsatım olmamıştı ama belki buna da kızardı. Çünkü Yağız'ı artık tanıyamıyordum.
Aşık olduğum Yağız'dan çok uzaktı. Hele ki gözleri... Aramızda duvar vardı. Gözlerinin yeşili bile bulutluydu. İleriye geçemiyordum, izin vermiyordu.
Her nefes alışımda sancıyan kalbim kendini yine belli ettiğinde, alnımı trabzanlara yasladım. Kitabı yeniden açtım.
"İşte yine yalnızım." diye düşündü, "hep yalnızım!"
Yapayalnız ölüp gideceğim, yapayalnız.
Artık canı yanmıyordu. Fakat yine de içindeki bir şey küle dönüyor ve çürüyordu. Ve yavaş yavaş kalbi çökmeye başladı.
...içi tamamen sessizdi, tamamen ölü.
bu içimde büyüyen ölümün ta kendisi...
Sayfalar geçiyordum ve hepsinde, çizdiği yerler bunlardan ibaretti. İstediği ve benim onu bırakıp gittiğim yalnızlığa sitem etmiyordu umarım. Çünkü o istemişti bu durumu. Belki yıllardır içinde olduğu yalnızlıktan biraz çabalasa, elimi sıkı sıkıya tutsa kurtulacaktı fakat itmişti elimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKI VİRANE
Romance"Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?" Enseme doğru yayılan sıcak nefesi, tenimi yalayıp geçiyordu. İçim titrerken, devam etti şiir okuyan yumuşak sesi. "Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyıs...