Merhaba, nasılsınız?
Bu bölüm rutinin dışında, Derya'nın ağzından geldi. Çağan ve Derya'nın serüvenine de şahit olmanızı istedim çünkü hikayedeki önemli çiftlerimizden biri.
İçime sinen bir bölüm oldu fakat vakit olsa daha da yazmak istediğim sahneler vardı. Sizi bekletmemek için tüm enerjimi buraya vererek nihayet bölümü bitirdim.
Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli okumalar dilerim. ☘️
...
Bornozun kuşağını bağladıktan sonra havluyla saçlarımdaki ıslaklığı alırken, yatak odasındaki ebeveyn banyosundan çıkarak odaya geçtim. Havluyu başıma saracak gücümün olmadığı bir gerçekti.
Gözyaşlarımla ıslanan yanağımı elimle temizledim. Derin nefes aldım, verdim. Boğazıma yerleşen yumru geçmiyordu. Göğsüm sıkışıyordu ve dayanamıyordum artık.
"Hayatım?" Çağan'ın uzaktan gelen neşeli sesini duyduğumda, elimdeki havluyu yatağa attım ve kapıya arkamı vererek aceleyle gardroba yöneldim. Burnumu çekerken nemli gözlerimi hızla silmeye çalışıyordum fakat sürekli yenileniyordu.
"Güzeller güzeli karım nerede?" Odanın kapısı açıldı. Raflarda beceriksizce gezinen ellerim, katlı giysileri yere düşürmüştü.
"Hay aksi!" Sinirle söylenirken eğildim ve giysileri kucaklayıp boş rafa tıktım.
"Bugün erkencisin Derya'm?" dedi Çağan. Yakınımdaydı. Rutin şekilde yine ceketini yatağa atıyor olmalıydı.
"Biraz yorgundum, birkaç saat erken çıktım." dedim. Dakikalarca ağlamıştım ve sesimin titrememesi için verdiğim çaba büyüktü.
Hâlâ dolapta bir şey arıyordum fakat ne aradığımı ben de bilmiyordum. Çağan'ın kolları belime sarılınca duraksadım. Elleri karnımda birleştiğinde, yükselen ağlama isteğini zorlukla bastırdım.
"Hasta mısın yoksa? Neyin var?" dedi, hissettiğim telaşıyla.
"Yok, iyiyim ben."
"Seni nasıl da özlemişim." dedi. Yüzünü uzatıp çenesini sağ omzuma yasladı.
Bir elimi ellerinin üzerine koyarken gülümsemeye çalıştım. "Ben de öyle." dedim. Uzandı ve yanağımdan öptü.
"Bugün ne oldu bil bakalım?" dedi. Geriye çekilmişti.
"N'oldu?" diye sorarken, siyah eşofman altı ve kahverengi uzun kollu çıkardım. Çağan lavaboya giriyordu bu arada.
"Şu Murat Bey bozuntusu varya... Hani Asım Bey'in yerine geçen oğlu..." dedi. Suyun sesi kulaklarıma geldi. Çamaşırlarımı da aldım ve üzerimi giymeye başladım. "Bugün beni gördü. Önce geçip gidecekti, sonra durdu." Eşofmanı bacaklarımdan geçirdim. "Bir şey söylecek sandım ben de. Kara kaşıma, kara gözüme şöyle bir zam gelir diye düşündüm de... Onun dilinin altında yuvarlanan şey başkaymış."
"Neymiş?" dedim. Uzun kolluyu da giydikten sonra yatağa oturdum ve bağdaş kurdum. Uyumak istiyordum. Hiçbir şeye dermanım yoktu.
"Bana İklim'i sordu."
"Ne?" dedim kaşlarım çatılırken. "İklim mi? İklim'i nereden tanıyor o adam?"
"Bir seferinde yemek yemiştik birlikte. Baldızıma bildiğin göz dikmiş herif. İşte neymiş, İklim'i ne zamandır görememişmiş... Uğramıyor muymuş... Bilmem neymiş! Lavuğa bak ya!" Sesi epeyce sinirli geliyordu. "Dur sen bakalım. Daha senden önce sırada kaç tane bacanak adayı var biliyor musun? Ki adayın adayı bile olamaz o patron bozuntusu. İşi-gücü şirketteki kızları odasına çekmek. Neyse..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKI VİRANE
Romance"Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?" Enseme doğru yayılan sıcak nefesi, tenimi yalayıp geçiyordu. İçim titrerken, devam etti şiir okuyan yumuşak sesi. "Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyıs...