39. Bölüm • Sevgi •

508 107 241
                                    

"Bir çiçeği büyüten sevgi, insanı değiştirmez mi sanıyorsun?"

-Antoine de Saint-Exupéry
...

🌼

"Sevda, on dokuz yaşında. Dayının kızı. Tıp okuyor." dedim, bilmem kaçıncı tekrarla. "Of, helal valla! Bedava verseler okumam bu bölümü."

"Neden?" diye sordu Yağız. Bir elinde benim bavulum, diğerinde kendiki vardı.

"Çok zor! Ona kafa lazım. Beynimi o kadar yoramam. Neyse... Başka kim vardı? Vildan teyzen!" dedim ve dehşetle gözlerimi irileştirdim. "Ay onun yaşını unuttum! Kaçtı?"

"Ben bile tam olarak bilmiyorum." dedi Yağız. Bakışlarım, Yağız'ın diğer yanında dururken sigara içen Cihangir'e gitti. İlay'a paketi uzatıyordu. "O kadar ayrıntıya girmesek mi?" diye ekledi Yağız.

İlay, Cihangir'in sigara paketi uzatan eline vurduktan sonra yer değiştirdi ve benim yanıma geçti.

"Olabilir ama dilimin kemiğinin olmadığını biliyorsun. Tutarım, yaşla ilgili bir espri yaparım... Sonra ayıp olur."

"En iyisi elli yaş ve üstüyle ilgili bir şey söylemezsin yenge. En kısa çözüm." dedi Cihangir. Saçlarındaki güneş gözlüğünü gözlerine indirdi. Hava kasvetliydi ve hiç güneş yoktu. Cihangir tam olarak neredeydi?

"Yani, olabilir. Neyse... Buğra abi vardı. O da teyzenin kızının eşi. Çocukları, Kerem. İsimler doğru, değil mi?" dedim. Teyzesinin kızını hiç sormadığım aklıma gelince dehşetle devam edecektim ki, Yağız araya girdi. "Sonuçta bu bir tanışma olacak ya... İsimleri bu kadar bilmene gerek yok aslında. Tanışırken karşılıklı öğrenirsiniz her şeyi." dedi, usulca. Biraz da tepkimden korkar ifadesi vardı çünkü bu konuşmaları defalarca yapmıştık ve benim heyecanım hiçbirinde de dinmemişti.

"Olmaz! Bir artım olsun ama değil mi? Desinler ki, demek ki bizi önemsemiş de önceden öğrenmiş her şeyi." dedim.

Beni sessizlikle dinleyen İlay, Cihangir, Ceylin, Yağız ve de Ecrin beşlisinden, Ecrin konuşmaya dahil oldu. "Bilsen de bilmesen de hiç sorun etmezler, gerçekten. Her türlü seni çok seveceklerine eminim." dedi, tebessümle. Yolculuk boyu süren sözleri gibi bunlar da güven vericiydi fakat bana yetmezdi. Onur konusunu da Yağız olduğu için henüz konuşamamıştık. Benim stresimi de attığım bir zamanda muhakkak muhabbeti açacaktım.

"Tabii sen hiç yeni gelin olmadın ki... Nereden bileceksin?" dedi Cihangir ve sigaradan nefes çekti. Sonrasında güneş gözlüğünü alnına çıkardı. Ecrin'le göz teması kurarken gözleri kısıldı. "Yoksa oldun mu?" Tek kaşı kalktı. "Sen de bizden gizli manitanın köyüne gitmiş olabilir misin?" Ecrin gözlerini kaçırırken, Cihangir işaret parmağını ona uzattı. "İşte! Gözler kaçıyor..."

"Cihangir abi ya..." dedi Ecrin. Cihangir'in kendisine olan görüş açısını kapatmak için Ceylin'in arkasına doğru bir adım geriledi.

"Ama Ceylin'den henüz böyle bir şey sezmiyorum." dedi Cihangir. Sigara dumanını bizden uzak tarafa üfledi. "Olsa, anlardım kesin." Ceylin gözlerini devirmişti.

"Cihangir, uzatma." dedi Yağız, uyarıyla. "Öyle bir durum olsa neden gizlesinler? Benim böyle bir şeye ne kadar anlayışla yaklaşacağımı bilirler çünkü." diye devam etti.

Ecrin'in gözleri yerden kalkmıyordu ve daha da ezilip büzüldüğünü hissedebiliyordum. Bakışları Yağız ve Ecrin arasında gidip gelen İlay'da bu durumdan haberdardı tabii.

"Tamam Vildan abla. Hadi, kapatıyorum." Neşe teyzenin sesiyle ona doğru döndüm. Biraz ilerimizdeydi ve şimdi yanımıza yaklaşıyordu. Telefonu kulağından indirdikten sonra bakışları bize çevrildi. "Buğra ve Ferdi yoldalarmış. Birazdan burada olurlarmış. Ferdi zaten izinliymiş düğünden dolayı ve Buğra da işten izin almış." diye devam ederken telefonunu çantasına koyuyordu. "Günlerdir düğün telaşı içindeler. Şimdi bile koşturmacaları sesinden belli oluyor. O araya denk geldik ama biz de yardım ederiz."

AŞKI VİRANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin