❣ 26 ❣

15.3K 563 192
                                    


Hey ben geldim. Nasılsınız? 

Yanımda yeni bölümü getirdim. Keyifli okumalar fıstıklar. 

(Vote ve bol yorum isterim☺)

22.12.2021 - 12:48

Faruk Günay ile konuşmamızın üzerinden 4 gün geçmişti. Hala daha annemle konuşacak cesareti bulamamıştım kendimde. Şimdi ise oturmuş çizim yapıyordum. Öğrendiklerimi çiziyordum. Babam ve Faruk Günay'ın tartışma anını, annemin babamı kandırmasını... Tüm bunları hayal ederek kendimce çiziyordum. Çizdikçe kafamdaki düşünceler ve öğrendiğim bilgiler kağıda aktarılıyor gibiydi. Hastanede kaldığım sürede, tüm negatif duygu ve düşüncelerimi kağıda aktarıp gevşemem konusunda konuşup durmuşlardı. Gerçekten rahatlatıyordu. 

Karşımdaki sandalye çekildiğinde başımı defterden kaldırdım. Annem ceketini çıkartıp oturmuştu karşıma. Defteri kapatıp çantama tıktım. Yüzü ifadesiz olsa bile gözleri yıkılmış gibiydi. Abim resti çekmişti. Faruk Günay hala ona karşı negatifti. Ben gerçekleri öğrenmiştim ve her an babamın bana bıraktığı vasiyete uyarak soyadımı değiştirip tüm mal varlığını onun elinden alabilirdim. Geriye yaslandım.

"Çok vaktim yok." Mor ruj sürdüğü dudakları aralanıp kendinden emin bir şekilde konuştu.

"Babam öldüğünde dahi seni bu kadar yıkılmış görmedim." Gözleri öfkeyle bakarken önümdeki kahveden bir yudum aldım. Sanki karşımdaki annem değildi.

"Kibirli kibirli konuşacaksan kalkacağım." Çok tuhaftı hayat. Bazen sizin için değerli olan biri pat diye değersizleşebiliyordu. Tıpkı şuan olduğu gibi. Anneme baktığımda içimdeki kırgın kız çocuğu artık yok olmuştu. Sanki yoldan geçen biriyle konuşuyormuşum gibiydi.

"Babamı nasıl kandırdın? Ya da hepimizi nasıl kandırdın?" Gözleri kısılırken dudaklarını kıvırdı.

"Hangi babandan konuşuyoruz?" Tüm vücudum gerilirken kaşlarımı çattım. İçimdeki öfkeli taraf başını hafifçe çıkartmıştı bile. Konuşmak için ağzımı aralarken elini havaya kaldırdı ve sustum. 

"Bir latte alabilir miyim?" Samimiyetten uzak gülümsemesini yanımızdan ayrılan garsona gösterdi. Kahvesi gelene kadar hiç göz teması kurmadan etrafta gezdirdi bakışlarını. Kahvesi geldiğinde aynı samimiyetsiz gülüşüyle teşekkür etti. Bakışları beni bulduğunda dudaklarını araladı.

"İlk Faruk'u gördüm okulda. Yakışıklı ve ben yıkılmam güçlüyüm havalarına geziyordu." Dudakları kıvrılırken gözleri anılara dalmıştı bile. Gözlerinde olan tek duygu sevgiydi. Gerçekten sevmiş olabilir miydi? Sevdiyse neden babamla evlendi o zaman?

"Her kız gibi bende etkilendim. Ama pas vermedi. Kimseye güvenmez ve yanına yaklaştırmazdı. Bir tek Mehmet vardı yanında. Dayanamadım. Bir gün açıldım. Reddetti. "  Gülüşü solarken gözleri öfkeyle parlıyordu.

"Tüm okul beni istiyor ama Faruk Bey beni istemiyordu. Sonra Mehmet'i gördüm. En az Faruk kadar etkileyiciydi. Ama Faruk gibi heyecanlandıramıyordu beni. Ben gerçekten ikisini de sevdim." İstemsizce kahkaha attım. Aldatmaya kulp bulan kişileri sevmiyordum. 'Aldattım çünkü sadakatsizin tekiyim' demek yerine 'ikinizi de sevdim veya bir anlık hataydı' denilmesinden nefret ediyordum. Kahkaham kesilirken sinirlenmeye başladığımı hissettim.

"Saçmalık. Ne bu? Vicdanını böyle mi rahatlatıyorsun?" Kaşları çatıldı.

"Vicdan mı? Mehmet'i sevdim ben. Ama  Faruk'a aşığım." Dudaklarımı dişlerken dışarıda gezdirdim gözlerimi. Birinden vazgeçmeye cesaret göstermeyip ikisini de yakmıştı. Bunu sevgi veya aşk ile yumuşatıyordu.

AMOREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin