17. Bölüm

1.7K 111 10
                                    

Odam artık benim için cehennemin ortasındaki cennet oldu. O günden sonra kendime aynada baktığımda ışıldadığımı görüyorum. İçimden taşan coşkuyu dizginleyemediğim için odadan hemen hemen hiç çıkmamaya başladım, sanki biri görürse anlayacak gibi geliyor çünkü.

Celil o günden sonra şimdiye kadar gizlediği başka bir kişiliğini daha ortaya çıkardı resmen. Esprili ve hoş sohbet biri vardı şimdi karşımda, o kasvetli halini bırakmıştı. Yine de bazen gözlerinden bir gölge geçtiğini görüyordum ama şimdilik bunu görmezden gelmeye karar verdim. Bu hayatta bir kere de dilediğim gibi yaşamak benim hakkım değil miydi?

Ev ne alemde hiçbir fikrim yok, ilgilenmiyorum da. Hepsi kendi mutsuzluğunda ve kötülüğünde kavruluyor ve en büyük zararı da kendilerine verdiklerinin farkında bile olamayacak kadar içlerinden bihaber yaşıyorlar.

Artık geceleri de yalnız değilim, Celil her geceyi benimle geçirmek için geliyor. Aliye bu konu hakkında ne düşünüyor ya da Lale hanım ne planlıyor bilemiyorum ama mutlaka bir misilleme gelecektir diye düşünüyorum. Oluruna bıraktım, ne olacaksa olacak.

Bir sabah yine Celil'in koynunda uyandığımda onun çoktan uyanmış olduğunu gördüm. Bir şey düşünüyordu ama ne olduğunu anlamak imkansızdı.

-Günaydın, yine neden bulutlanmış yüzün?

Güldü.

-Senden de bir şey kaçmıyor.

-Kaçmaz, ne düşünüyordun?

-Bu odadan sıkılmadın mı?

-Hayır, ömrümün sonuna kadar seninle bu odada kalabilirim.

-Ben de ama onu demiyorum, eve geldiğinden beri hapis gibisin. Görmek istediğin, gitmek istediğin hiçbir yer yok mu?

-Bence bunu yapmamalıyız.

-Neden?

-Nedenini biliyorsun.

-Hala onlardan korkuyorsun değil mi? Yaşadığımız hissettiğimiz her şeye rağmen, sana verdiğim her söze rağmen hala onlar seni etkilemeyi başarıyor.

-Sana güveniyorum, ama kavga gürültü istemiyorum artık. Olan bize olacak biliyorum.

-Ne olacak bize?

-Gerileceğiz işte onu diyorum.

-Başka bir şey demek istiyorsun bence, senden uzaklaşacağımı düşünüyorsun.

En az benim kadar ustaydı duygularımı okuma işinde. Sesimi çıkarmadım, ona yalan söylemek istemiyordum. Gerçekten de bundan korkuyorum. Bu kavgaların birinde biz de birbirimize gireceğiz diye, aramız bozulacak diye korkuyorum.

-Hazırlan, bugün dışarı çıkıyoruz.

-Evdekilere ne diyeceksin?

-Seninle dışarı çıktığımızı söyleyeceğim soran olursa, burası benim evim, sen de benimsin. Kimseye hesap vermem gereken bir durum yok.

-Bilmiyorum bence iyi bir fikir değil.

-İstemiyor musun?

-Hayır, tabi ki istiyorum ama sonra pişman olacağız.

-Haydaa alt tarafı dışarı çıkıp bir yemek yiyeceğiz ya, ne kadar tantana yaptın.

Bozulmaya başladığını anlayınca geri adım atmak zorunda kaldım.

-Tamam gidelim, sinirlenme.

Gülümsedim, kaşları çatıktı ama gözleri gülümsüyordu.

Bana bakarken içinin eridiğini gözlerimle görebiliyordum, bu bakışı hiçbir şeye değişmezdim.

VİCDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin