18. Bölüm

1.7K 116 14
                                    

Arabaya bindiğimizde hala şoktaydım. Celil de benden farklı değildi ama belli etmemeye çalışıyordu. Hareket etmeden elimi tekrar tuttu.

-Bugünü mahvetmesine izin verme.

-Anlayamıyorum, elinden gelse beni oracıkta öldürüverecekti, gözlerinde gördüm bunu. Sen de gördün biliyorum.

-Ne düşündüğü umurumda değil. Senin de olmasın.

-Aranızda geçen konuşmadan da hiçbir şey anlamadım. Sanki herkes benim bilmediğim bir şeyi biliyor gibi. Böyle yaşamak o kadar zor ki, kendini benim yerime koy.

-Haklısın, hem de çok haklısın. Gidelim şuradan bir an önce, sana ne demek istediğini anlatacağım.

Cevap vermedim çünkü ona da kızgındım. Beni insan yerine koyup olanı biteni anlatmak yerine cam bir fanusun içine bırakıp oyuncak ve her an kırılacak bir bebekmişim gibi davranıyordu.

Yolda da hiç konuşmadım, Celil'e kızgın kalmak o kadar zordu ki, konuşursam anında yumuşayacağımı biliyordum.

Beni göl kenarında çok sessiz ve tertemiz havası olan bir yere getirdi. Ufacık bir kulübe vardı, sanırım yemekler orada pişiyordu çünkü bir kadın elinde tepsiyle gölün kenarında kurulmuş dört beş masadan birine doğru gidiyordu. Celil'i görünce hemen yüzünde güller açtı, seslendi. Celil de ona selam verdi.

-Ne zamandır görmüyordum seni Celilcim, dur hemen geliyorum.

Celil beni bir masaya doğru yönlendirdi. Çevredeki masalardan en uzak olanıydı bu, gölün de tam yanıydı. O kadar huzurlu bir yerdi ki neden böyle sevdiğini daha görür görmez anladım. Tam yerimize oturmuştuk ki az önceki kadın geldi.

Celil'e sarıldı, 45-50 yaşlarında çok bakımlı ve temiz yüzlü biriydi. Celil'den sonra bana döndü.

-Hanımefendi kim?

-Nazenin, Nazenin bu da Esma ablam. Benim öz ablam sayılır.

Elimi uzattım ama o gelip beni yanaklarımdan öptü.

-Çok memnun oldum canım.

Celil'e bakışında gizli bir onay vardı. Sanırım beni beğenmişti.

-Siz oturun ne yiyeceğinize karar verince ben gelirim.

Bizi hemen yalnız bırakacak kadar düşünceli biriydi, onu sevmiştim.

Bir süre yine konuşamadık, en sonunda Celil söze girdi.

-Nasıl beğendin mi burayı?

-Evet çok huzurlu.

-Esma abla benim öğretmenimdi aslında biliyor musun?

-Öyle mi? Neden bıraktı mesleğini?

-Yapamadı, aklında hep böyle bir yer açma hayali varmış. Ben de mezun olup işlere girişince ona yardım ettim. Burayı evi gibi yaptı. Şu arkada da küçük bir evi var, hem iş hem ev anlayacağın.

-Onu çok seviyorsun belli ki.

-Çok.. ilkokulda benim elimden tuttu. O olmasaydı ben kaybolurdum, yitip giderdim. Çünkü benimle ilgilenecek başka kimsem yoktu.

İşte yine o küçük çocuğu görüyordum karşımda, sevgiye ve ilgiye muhtaç ama bunları kimseden talep etmeyecek kadar da gururlu aynı zamanda. Daha fazla kızgınlığımı sürdüremedim.

-Çocukluğunda kesinlikle hak etmediğin şeyler yaşamışsın, bunu kabullenemiyorum. Hiçbir çocuk böyle bir yaşama mecbur bırakılmamalı. Anne ve babalarının yüklerini omuzlamamalılar.

VİCDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin