37. Bölüm

1.1K 104 21
                                    

Akşam yemeği sofrasındayız.
Celil yanımda, annem ve babam karşımızda.
Diğer tarafta amcam, yengem ve kuzenlerim. Amberle Çağrı.
Herkes o kadar gergin ki, kimse doğru düzgün konuşamıyor. Celil bile gergin hissedebiliyorum ama her göz göze geldiğimizde bana gözlerinin içiyle gülümsüyor, güç vermeye çalışıyor.

Bir gün bu masada böyle hep beraber oturacağımıza hiç ihtimal vermezdim. Hayat ne kadar garip, evine gitmeye korktuğum adam şu an bana ailemden kat be kat yakın, beni onlardan koruyor.

Celil ve babam biraz işlerden konuşabiliyorlar en azından. Çağrı da ortak olma çabasında. Babam dertli, ondan sonra işlerini yoluna sokacak bir erkek evladı olmadığı için. Utanmadan yüzüme bakarak söylüyor bir de bunu.

-Nazeninin yanına bir de erkek istedik ama allah vermedi işte, olsa şimdi içim rahat her şeyimi gözüm kapalı teslim eder kenara çekilirdim. Yoruldum artık, genç değilim malum.

Celil bana bakıyor, saygısızlık etmek istemiyor belli ama bir cevap vermek için yanıp tutuşuyor, gözlerimden izin çıktığını anlıyor ve konuşuyor.

-Erkek olması şart değil aslında, Nazenin sizin işlerinize en az bir erkek kadar sahip çıkabilir. Hatta eminim ki onun sağ duyulu tavrı işinize de çok yarardı.

Babam bozuluyor ama belli etmemeye kararlı.

-Tabi canım orası öyle, dar görüşlü insanlar değiliz Celil bey, yanlış anlamayın. Demem o ki Nazeninin eğitimi yok, hani işleyiş nedir ne değildir pek bilemez. İnşaat sektörü bir de kadınlara göre değil pek sen de bilirsin.

-Nazenin de tam bu konuyla ilgili bir karar verdi geçenlerde biliyor musunuz? Bu yıl sınava girecek, ders almaya bile başladı. Eminim ki kazanacak, o zaman onu size kaptırmak istemesem de babasının işleriyle ilgilenmeyi seçerse sesimi çıkaramam tabi.

Gülümseyerek yüzüme baktı. Söyledikleri doğru değildi, ama bu yalanı sevdim. Onun beni korumak için göz göre göre yalan söylemesi gururumu okşadı.

Masada benim dışımda bundan hoşlanan yoktu tabi. Sanki herkes benim ölene kadar eve kapatılıp kalmamı istiyordu. Ambere baktım. Tek arkadaşımdı eskiden. Yani arkadaşa en yakın şeydi diyelim. Hayallerini paylaşırdı benimle, ikimiz de aynı sıkıntılardan geçmiştik. Yol arkadaşıydık yani. Ama şimdi görüyordum ki bana düşmandı. Eve geldiğinden beri tavırlarından anlıyordum bunu. Nedenini de biliyordum. Hayatı boyunca beklediği beyaz atlı prensine o değil de ben kavuşmuştum. Üstelik hiç böyle bir hayalim yokken. Bu da onu çıldırtıyordu. Halbuki benim adıma mutlu olmasını isterdim, ben olsam onun için sevinirdim çünkü.

Bu sefer annem konuyu değiştirmeye çabaladı.

-Lale hanım nasıl Celil bey? Sağlığı iyidir inşallah? Geçenlerde hastalandığını duyduk.

-Annem çok iyi, her şey yolunda.

Amber sonunda duramadı ve ağzındaki baklayı çıkarttı.

-Sahi Nazenin senin bu evde yaşamana ne diyor Lale hanım? Hoşuna gitmediğine eminim, bilseydi böyle yere bakan yürek yakan çıkacağını seni almazdı asla.

Güldü. Sözüm ona şaka yapıyordu ama masa buz kesti. Cevap veremedim çünkü boğazıma iğneler batıyordu

Yine imdadıma Celil yetişti.

-Bu evde sadece Nazenin yaşamıyor tabi, ikimiz yaşıyoruz. Bizim evimiz. Annem de durumu kabullendi.

-Yani ama böyle biraz tuhaf olmuş, ayrı ev açmak falan. Bilirsiniz başka türlü düşünülür.

Artık dayanamadım.

-Ne düşünülür Amber? Celil kendine metres mi tutmuş denir? Kadını kapatması mı yapmış diye düşünürler? Ne düşünürler?

VİCDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin