31. Bölüm

1.3K 107 12
                                    

Bir an korkudan donakaldım, göz göze geldiğim adamı tanımıyordum. Cebinden bir anahtarlık çıkarıp yavaş yavaş cama tıklatmaya başladı. Öyle sinir bozucuydu ki, adeta istesem içeri şimdi girebilirim ama bekliyorum diyordu. Benim korkumu izlemek istiyordu. Yüzünde bir gülüş vardı ve adeta kan donduruyordu. Şapkasından ve karanlıktan doğru düzgün göremesem de çok genç biri gibi değildi. Vücudu çelimsizdi belli ki, ama çok çevik hareketleri vardı.

Hemen telefona koştum, Celil'i arayacaktım. Aklıma ondan başka kimse gelmiyordu. Telefonum bıraktığım yerde değildi, her yeri aradım yok yok yok. Üst katta mı bırakmıştım acaba diye düşündüm ama hayır, Lale hanımla konuştuktan sonra mutfak tezgahında bırakmıştım. Sonra da bir daha gerekmediği için elime almadım.

Yukarı çıkmaya cesaret edemiyordum zaten, adamı gözümün önünden kaybedersem daha da korkacaktım çünkü. Bu sırada yine aynı yerinde, aynı şekilde bekliyordu. Ne yapabilirdim? Şoför daha az önce gitmişti, Lale hanımı bırakıp gelmesi için en az bir saati vardı. Bir saat boyunca adamı oyalayamazdım ki, yapacağını yapardı.

Bir süre daha böyle karşılıklı durduktan sonra adam kapıya yöneldi. Yine çalmaya başladı. Kapıya yanaşmadan olduğum yerden bağırdım.

-Kimsin sen?

Sesi tahmin ettiğim gibi orta yaşın biraz üstündeydi. Çok cılızdı ama kin doluydu.

-Ben senin ecelinim güzel kız.

Ayakta durabilmek için koltuğa dayanmam gerekti. Zar zor çıkan bir sesle konuşuyordum artık.

-Ne istiyorsun benden?

-Eceli bir insandan ne isterse onu.

Kalbim gümbür gümbür atıyordu, kendi sesimi bile duyamıyordum.

-Neden? Ne yaptım sana? Neden ben?

-Sen bir bedelsin sadece, ödenmesi gereken bir bedel ve en ağır şekilde de ödeneceksin. Benim intikamımsın sen.

Bu sesi bir yerden tanıyordum sanki ama bir türlü çıkaramıyordum. Korkudan bayılmak üzereydim. Resmen keyfini çıkarıyordu bu halimin.

-Söylediklerinden hiçbir şey anlamıyorum, ben kimseye bir şey yapmadım.

-Bak şimdi istesem bu kapıdan içeri girmem on saniyemi almaz, şuracıkta seni öldürürüm ama bekliyorum. Planlarım var seninle ilgili, öyle rastgele bir ölüm olmayacak seninki.

Aklıma tehdit etmek geldi birden.

-Kocam birazdan gelecek, yerinde olsam defolur giderim. Onun elinden kurtulamazsın.

Kahkaha attı.

-Kocan mı? Kocam dediğin şu an kim bilir nerede sarhoş etti kendini, bırak seni kurtarmayı kafasını bile kaldıramaz o.

-Nerden biliyorsun? Sen kimsin?

-Kocam diye bahsettiğin adamın aslında kim olduğunu öğrendin değil mi? Öğrendin de ondan günlerdir burada tek başınasın. Ondan günlerdir kocan başını içki masalarından toplayamıyor. Vicdanın var mı merak ediyorum, bunu unutabilecek kadar merhametsiz misin yoksa?

Her şey bir anda yerine oturdu. O gece eve gelen adamdı. Sesini nereden hatırladığımı buldum sonunda. O gün ettiği tehditleri bedduaları hatırladım. Celil'e senin de en sevdiğinden çıksın acısı demişti. Şimdi amacı bunu gerçekleştirmekti sözüm ona ama ben bu adamdan korkmuyordum. Onun için üzülüyordum sadece, rahatladım. Birine zarar verecek biri değildi sadece acılıydı. Kapıya doğru gittim, yaklaşınca yüzünü de tanıdım.

-Sizi tanıyorum, o gece gelmiştiniz. O zaman bilmiyordum başınıza geleni ama öğrendim.

Kapıyı açtım, şaşırdı. Ama hemen içeri girdi.

Evi gözleriyle taradı ve bana döndü.

-Bu lüks için mi bize yaşatılanı görmezden geliyorsun?

-Görmezden gelmiyorum, sizin için duyduğumdan beri kahroluyorum. Elimde olsa, zamanı geri alabilsem tüm yaşananları silerdim.

-Ama hala buradasın bak, o adamın yanındasın. Biz neler çektik haberin var mı? Hala da çekiyoruz. Evlat acısı neye benzer bilsen, düşmanımın başına gelsin istemem.

Gözleri doldu, onu o kadar iyi anlıyordum ki. Anne olmamama rağmen acısını hissedebiliyordum. Bir çocuğu kaybetmenin yarattığı o kapanmaz boşluğu görebiliyordum.

-Çok üzgünüm. Gerçekten. Celil de böyle olsun istemezdi.

-İstemezdi de ondan mı oğlumu o çukurda çürümeye bıraktı? Kendi yediği boku neden benim evladımın üzerine yıktı? Masumdu o, kimseye bir zararı yoktu. Hayatta namusu için, ekmek parası için didindi durdu. Karşılığına bak, önce Celil şerefsizinin babası kapının önüne koydu. İşsiz kaldı, sersefil yaşadı. Sonra da Lale denilen yılan başına bu işi ördü. Bizim ne suçunuz vardı sorarım sana? Hiç mi kalbin acımaz bu adamın evinde onun yanında dururken? İçin nasıl alır? Benim kızım yaşındasın, sana dokunamam. Korkutmak istedim Celil'i, biraz da onun canı yansın istedim ama bak onu bile yapamadım. Bizim hamurumuzda zorbalık yok, bizim kaderimiz ezilip horlanmak.

İçim öyle acıdı ki, boğazıma bir şeyler düğümlendi.

-O gece Celil sizinle evden çıkınca ne söyledi size?

-Ne söyleyecek, karşımda çocuk gibi ağladı. Ama o gözyaşları benim kalbime bir damla bile dokunmadı biliyor musun? Vicdan azabına dayanamıyormuş, ben ne yapayım? Karım, torunlarım ne yapsın?

-O kadar haklısınız ki. Affedilmeyi hak etmiyor belki ama çok pişman ben görüyorum biliyorum.

-Ama o gece anladım ki onun da hayatında yokluğu bendeki gibi boşluk bırakacak biri var. Beni öldür dedi bana. Dayanamıyorum öldür bitsin dedi. Benim ona zarar vereceğimi düşünüyordu ve istiyordu da ama ben gördüm, onun gözlerinde senin için korku gördüm. Ben de seni onun elinden alsam ödeşecektik ama bak yapamadım, yapamayacağımı da biliyordum. Oğlumun intikamını bile alamadan ölüp gideceğim.

Gözlerim doldu, bu çaresizlik kalbimi paramparça etti. Elimden hiçbir şey gelmiyordu ki.

-Celil'i de mi takip ediyordunuz bu kadar zamandır peki?

-Senin o evde olmadığını anlayınca onu takip etmeye başladım, başka bir yere taşındığınızı düşündüm ama nereye giderse peşinden gitmeme rağmen hiç sana gelmedi. Sonra sonra belki de sen onun gerçek yüzünü görüp gitmişsindir diye geldi aklıma. Halini de görünce biraz içim soğudu. İçki masalarından kalkmıyor, ölü gibi dolaşıyor etrafta. Benim peşinde dolandığımı bile fark edecek durumda değil. İçimden dedim ki allah onun cezasını zaten vermiş. Ama bugün yine evin önündeyken Lale şeytanını gördüm, arabaya biniyordu. Onu takip ettim, belki beni bir ihtimal sana getirir diye. Öyle de oldu. Siz içerideyken sizi bekledim. Aklımda sana yapacaklarımı düşündüm durdum, insan kendini bilmez mi? Masum birine zarar vererek neyin intikamını alacağım ki? Biliyordum, biliyordum ama bir şey yapmak istedim işte.

Onu o kadar iyi anladım ki, Celil'den intikam almak için onun en sevdiği şeyi yok etmek istedi, kendi oğlu gibi. Ama daha başından beri biliyordu yapamayacağını, benimle konuşunca beni görünce de tamamen vazgeçti. Çünkü özünde iyi bir insan var karşımda. Başına çok kötü şeyler gelmiş iyi bir insan. Hak etmediklerini yaşamış biri. Bunları yaşatan da Celil miydi ona?

Dışarıda bir araba sesi duyuldu. İkimiz de panikledik. Gelen Mehmet beydi muhtemelen ve Celil'e burada olanları hemen söylerdi. Celil duyunca ne yapardı kestiremiyordum bile.

Hemen cama koştum ama gelen Celil'in arabasıydı. Bu kesinlikle beklediğim en son şeydi.

(15 beğeni sonrasında yeni bölüm gelecektir, herkese iyi okumalar ♥️)

VİCDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin