29. Bölüm

1.4K 116 12
                                    

Öğrendiğim her şeyin ağırlığı ve ben bir başıma kalakaldım. Yabancı bir ev oldu şimdi burası benim için, içinde Celil olmadığı sürece bir yuva değildi artık. Sindirmem gereken o kadar şey var ki hangi birinden başlayacağımı bilemiyorum.

Celil'in bir katil olması hem de babasının katili, beni alıp bir uçurumdan aşağı attı sanki doğru, bu korkunç bir şey ama benim için en zoru masum bir adamın günahına girmesi oldu. Bizzat o yapmadıysa bile sessiz kaldı, izin verdi. Bu affedilebilir bir şey miydi? Bu onun karakteri hakkında da bir ipucu değil miydi? Neden çocuk istemediğini o kadar iyi anladım ki, bence de bir çocuğu olmamalıydı. Onu içimde kurduğum mahkemede yargılarken tarafsız davranamıyordum çünkü tamamen öfkemin kontrolü altındaydım. Yalnızca onun aleyhine olan şeyler aklıma doluşuyordu.

Öfkem ne zaman dinecekti bilmiyorum. Celil burada değil, ve onu bir daha ne zaman göreceğim bilmiyorum. Belki de bitti. Belki de sonuna geldik, daha doyasıya yaşamadan tüm hevesimiz böyle yarıda kaldı. Bu ihtimal şu öfkeli halimde bile bana korkunç geliyor ve neden ondan bir çırpıda vazgeçemiyorum diye kendime kızıyorum. Daha ne yapacaktı? Babasını öldürdü, bir masuma iftira attı ve tüm ömrünü böyle sürdürebildi.

Ama sonradan daha başka şeyler de gözümün önüne geliyor. Onu sessiz ve ürkek bir çocuk olarak hayal ediyorum. Korkuyor, tek başına. Yanına gidip bağrıma basmak ve korkma ben yanındayım demek istiyorum o çocuğa. Babasının eziyetini, annesinin korkularını, bunlarla geçen koca bir 20 yılı düşünüyorum. Kendimi onun yerine koymak çok zor oluyor çünkü ailemin çok büyük hataları olsa da asla şiddet evimizden içeri girmedi. Bunu anlayamam çünkü yaşamadım. Bunun verdiği ruh halini hayal edemem. Ama o yaşadı. Ya babası hayatta kalıp annesine bir şey yapsaydı? Veya ona. Ki anlattığına göre yapacaktı da. Bu hafifletici bir nedendi evet ama ya sonrası?

Annesinin çocuğunu korumak için yaptığı şeyi anlayabilirim, anne olmadım bu duyguyu bilmiyorum ama yine de tahmin edip onu anlayabiliyorum. Ama Celil nasıl kabul etti? O adamın çocukları yok muydu? Onlar da babasız kalmadı mı? Celil'in baba olmak istememesi her adımda daha mantıklı geliyordu.

Aliyeye ne demeli? Nasıl sustu? Nasıl kabullendi. Bana türlü türlü lafları sıralarken bile bu sırdan bahsetmeyi bırak ima bile etmedi. İstese daha ilk başlardan beni bu olayla korkutup gönderebilirdi. Ama Celil'e olan aşkı bana olan nefretinden bile üstün geldi. Ben neden böyle kolayca affedemiyordum? Aliyenin yaptığını neden ben yapamıyordum?

Günlerim bu düşüncelerle geçip gitti, bir konuyu kapatmadan diğerini açıyordum ve hiçbirinden de bir sonuç alamadan tekrar başa dönüyordum. Bu tek başına olacak iş değildi. Biriyle konuşmam lazımdı. Aslında en başından beri kiminle konuşmak istediğimi biliyordum ama kendi kendime yeni itiraf ediyordum.

Dışarı çıktım bir sabah, hava kapalıydı. Celil'in şoförü Mehmet bey kapıda bekliyordu, beni görünce hemen yanıma geldi.

-Bir yere mi gideceğiz Nazenin hanım?

-Hayır. En azından şimdilik değil. Sizden bir şey isteyecektim aslında.

-Buyurun.

-Lale hanımın telefonu var mı sizde? Çok önemli, onunla konuşmak istiyorum.

-Tabi, vereyim bir dakika.

Biraz tereddütlüydü ama numarayı verdi. Sanırım Celil'in buna izin verip vermeyeceğine karar vermeye çalışıyordu.

Eve gidip hemen numarayı aradım. İki defa çalınca açıldı. Ne diyeceğimi düşünmemiştim, kendiliğinden kelimeler ağzımdan döküldü. Ben olduğumu anlayınca sesinin buz gibi olması bile cesaretimi kırmadı.

-Biliyorum benden nefret ediyorsunuz Lale hanım, benim de size pek sıcak hisler beslediğim söylenemez. Ama çok önemli bir konu hakkında sizinle konuşmak zorundayım. Lütfen, benim için çok önemli.

-Neden senin istediğini yapayım? Sen benim için hiçbir şey ifade etmiyorsun.

-Ama Celil ediyor, ne kadar çok şey ifade ettiğini artık daha iyi biliyorum. Onun için neleri yapabildiğinizi biliyorum, eminim bunların yanında benimle görüşmek o kadar da zor gelmeyecektir.

Telefonda sessizlik oldu, mesajım alınmıştı.

-Celil mi anlattı?

-Evet, ama onunla şu anda görüşmüyoruz. Aslında neredeyse bir haftadır.

-Sana nasıl bunu söyler? Senin gibi birinin ağzına hayati bir sırrı nasıl verir?

-Senin gibi biri derken kafanızdaki ben nasılım bilemiyorum ama Celil'e zarar verecek hiçbir şey yapmam, asla. Onu hayatımdan çıkaracak bile olsam ölene kadar korumaya devam ederim. Siz ne kadar güvenilirseniz onun için ben de en az o kadar güvenilirim.

-Derdin ne o zaman? Benimle konuşup ne yapacaksın? Açığımı buldun gün senin günün tabi, yüzüme vurup keyfini çıkaracaksın.

-Aksine sadece anlamak istiyorum. Celil'den dinledim ama siz bir kadınsınız, birbirimizi daha iyi anlarız diye düşünüyorum. Siz her ne kadar bana karşı önyargılı olsanız da aynı taraftayız bu meselede, bunu anlamanızı istiyorum.

-Çok güzel kelime oyunların var ama bunları Celil yer anca, ben kimseye güvenmem, hele sana hiç! Celil büyük bir hata yapmış, zaten sen en başından beri hataydın. Seni alıp eve hiç getirmemeliydim.

-Sonunda gittim ama evden bakın, bir daha dönmeyeceğim. İçiniz rahat edecekse Celil'e de bir daha dönmeyeceğim. Sadece sizinle konuşmak istiyorum. Beni o evde görmek sizin için dayanılmaz biliyorum bir de çok kalabalık ve yanlış anlaşılabilir. Siz gelin, lütfen. Tek bir istek, sonra bir daha adımı bile duymayacaksınız. Söz veriyorum.

Bir süre düşündü, sessizlik uzadı. Tekrar konuştuğunda neyse ki cevabı olumluydu.

-Adresi gönder.

Ve kapattı telefonu. Hemen adresi yazıp yolladım.

Heyecandan ve stresten yerimde duramadım. Onunla kadın kadına konuşacaktık, gizli saklı olmadan. Celil'i öğrenmek onu tanımak istiyordum. Belki başka birinin ağzından, en yakınının ağzından Celil'i dinlersem ona karşı ördüğüm bu duvarın yıkılması biraz kolaylaşırdı.

Onu affetmek için, onu geri çağırabilmek için her yolu deneyecektim. İçimde onu temize çıkaracak her şeye ihtiyacım vardı, kimden olursa olsun bunu alacaktım. Şeytanla anlaşma yapmam gerekse bile yapacaktım.

Camdan dışarı baktım, Mehmet bey arabasının başında bekliyordu. Onun dışında her yer ıssızdı. Lale hanımın buraya geldiğini Celil'e söylememesini umuyordum ama muhtemelen söyleyecekti. Celil bunu duyunca ne derdi bilmiyorum, yanıma gelir miydi? Gelmesini istemiyordum. Yoksa istiyor muydum?

(15 beğeni sonrasında yeni bölüm gelecektir, herkese iyi okumalar ♥️)

VİCDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin