Babamın odasına girmeden önce kendimi toparlamaya çalıştım. Bir şeyler anlarsa zaten dipte olan morali daha da çökecekti. O yüzden önce lavaboya gidip yüzümü yıkadım. Aynada kendime baktım, gerçekten de çok solgun görünüyordum. Kendimi hasta hissediyordum zaten ama şu an kimsenin benimle uğraşacak hali yoktu, bir de insanları kendimle üzmek istemedim. Hele babam, benim bir sorunum olduğunu düşünürse onu bir daha toparlayamazdık.
Celil'i bahçede öylece bırakmıştım ama o zaten yanında olsam da benimle değildi. Tamamen kendi dünyasına çekilmişti. Ne düşündüğünü ya da ne hissettiğini bana açmayacaktı anlıyordum. Beni görmek belki de ona daha kötü geliyordu. Sebebi olduğunu düşündüğü şeyin diğer sebebi de bendim çünkü. Her şey benimle başlamıştı. Belki de benimle hiç tanışmamayı diliyordu.
Böyle düşünmek saçma geldi sonra da, Celil'den bahsediyorduk, daha dün bana nasıl güven verdiğini hatırladım. Ölene kadar sadece seni seveceğim dediğini. Ama ya Aliye ölürse? Bunu da atlatabilir miydik? Atlattık desek de bunun izi yakamızdan silinmezdi ki. Hele Celil bir de babasının vicdan azabını taşırken bu çok fazlaydı. Onu ben bile toparlayamazdım.
Aliyenin durumunu merak ediyordum ama onların gözüne gözükmemek çok daha akıllıcaydı. Nerede olduğumu Celil biliyordu, eğer isterse kendinin gelmesini beklemek daha doğruydu.
Babamın odasına girdiğimde herkesi orada buldum, annem, amcam, yengem ve İbrahim bey. Bu saatte onun ne işi vardı anlamadım ama beni görünce ayağa kalktı.
-Nazenin hanım, geçmiş olsun. İyi misiniz şimdi?
-Evet çok iyiyim, teşekkürler. Babama bakmaya geldim.
Annem hemen yanıma geldi beni sandalyeye oturttu.
-Neden ayaklandın ki hemen kızım, demedim mi sana dinlen diye.
-Babamı merak ettim.
Babam beni baştan aşağı süzüyordu, halime üzüldüğünü görebiliyordum.
-İyisin değil mi Nazenin? Rengin bembeyaz.
-İyiyim baba merak etme, ilaçlar biraz kafamı bulandırdı o kadar.
İkna olmadı ama konuyu kapattı. İbrahim bey yine bana döndü.
-Sizi evinize bırakayım mı? İster misiniz?
-Hayır babamın yanında kalmak istiyorum.
-Kızım zaten doktor sadece bir kişiye izin var dedi, annen kalacak. Sen git. Amcanlar da kalkıyordu onlarla git İbrahim beye zahmet vermeyelim.
-Olur mu, benim için hiç sorun değil.
Tam bir şey söyleyecekken içeri nefes nefese Amber girdi. Onun da burada olduğunu yeni görüyordum. Amcam hemen yanına gitti.
-Kızım ne oldu? Bu halin ne?
-Baba neler olmamış ki bir bilseniz.
Babam da huzursuzlandı.-Söylesene Amber ne var?
-Amca nasıl söylesem, çok kötü bir şey olmuş.
O an öğrendiğini anladım, Aliyenin burada olduğunu biliyordu.
Babamın üstüne bir de bunu yüklemek istemediğim için ben bile susarken bu münasebetsiz nasıl gelip hemen ortalığı karıştırıyordu böyle.
Daha fazla dayanamadım.
-Amber babamı korkutuyorsun, burada bir hasta var. Hiç mi düşünmüyorsun sen yapacağın işin ardını sonunu? Bu nasıl bir düşüncesizlik böyle? Koşa koşa felaket yetiştirmeye gelmişsin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİCDAN
Romance"Beni alıp en tepeye çıkarmandan korkuyorum. Hayatta hiç bilmediğim ve inanmadığım şeyleri bana göstermenden korkuyorum, çünkü biliyorum ki içinde var bunlar. Buna inanmaktan, kendimi bırakmaktan ve savunmasız kalmaktan korkuyorum. Kafanda yarattığı...