(Herkese merhaba, 50. bölüm özel olarak bir sefere mahsus Celil'in ağzından anlatılacak. Eğer beğenirseniz yorumlarda belirtin lütfen, isteklerinize önem veriyorum. Şimdiden çok teşekkürler. 25 beğeni sonrasında yeni bölümü yayınlayacağım. Herkese iyi okumalar♥️)
Celil'in ağzından..
Camdan gizlice ona baktım, geldiği taksiye binip uzaklaşmasını seyrettim. Gidiyordu. Ömrüm, kanım, canım, bin yıllık hasretim gidiyordu. Git dedim ona. Ateşin içine atladım ve ona gitmesini söyledim. Ona aşık olduğumu biliyordum, sevdiğimi biliyordum. Aşkı ve sevgiyi onunla öğrendiğimi sanıyordum ama meğer asıl aşk buymuş. Ona git derken anladım ki gerçek sevgi kendini bir kenara atıp onu mutlu etmeye çalışmakmış. Kahroldum, kahroldu. Ama biliyorum atlatacak. Daha yeni açılan bir gonca gibi. Hayatın yükü onu ezip geçmedi. Eğer benimle kalırsa sonu bana benzeyecekti. İki mutsuz ve küskün insan olarak bitirecektik ömrümüzü. En azından aklında beni iyi hatırlasın istedim. Benden nefret edecekti sonunda, hiç değilse beni severek benden ayrılsın istedim.
Kendimi koltuğa bıraktım ve içki şişelerine gömüldüm yine, başka bildiğim şey yoktu. Uyuşmak ve unutmak istiyordum her şeyi. Hayatımı düşünmüyordum artık, yaşadığım hayal kırıklıklarını, korkuları sorgulamıyordum. Olan oldu, biten bitti. Çok şey gördüm, duydum. Her türlü acıdan geçti yüreğim ama bu başka. Ciğerimin yangınını söndürecek hiçbir şey yok. İçten içe yanıyorum. Burada tek başıma ona olan özlemimle çürüyüp gideceğim. Tek tesellim onun iyi olacak olması. Babası bana söz verdi ve ona güvendim. Neden bilmiyorum ama inandım sözüne.
Nazenin bilmiyor ama babasıyla konuştum defalarca. Daha doğrusu beni onu bırakmaya ikna etmeye çalıştı. Başka birinin buna gücü yetmezdi tabi, bu kararımda onun hiçbir etkisi olmadı. Ama bana Nazenin için her şeyi yapacaklarını söyledi, beni onu bir başına bırakmayacaklarına ikna etti. Kendisi ölüm döşeğinde olduğunun bilincinde, ben de öyle tabi ama her şeyi tam da bu yüzden bu kadar net ayarlamıştı. Gidecekti yakında bu dünyadan ve ardında kızını güçlü biri olarak bırakmak istiyordu.
Ona hayallerini vereceğini söyledi önce. İstanbul'a gönderecekti onu, önce annesiyle daha sonra ayakları üzerinde durabildiğinde tek başına kalacaktı orada. Çocukluğundan beri ne kadar okumak istediğini bildiği için şimdi pişmanlık duyuyordu adam, onu da halledecekti. Sınava hazırlanıp onun istediği işi yapmasını sağlayacaktı. Tüm maddi imkanlarını ona seferber edecekti. Ayarlamıştı bile, her şeyini tamamen Nazeninin üzerine yapmıştı. Annesinin de haberi vardı. Ona hep birlikte yeni bir hayat kuruyorlardı, bensiz. Daha haberi bile yoktu Nazeninin ama bu hayatın ilk kısmı benim ondan vazgeçmem ile başlayacaktı. O yüzden ben de üzerime düşeni yapmalıydım. Yaptım da. Zaten ona bu hayatı vermek isteyen bendim. Tek bir farkla, birlikte olacaktık. Şimdi bir yanı hep eksik kalacaktı, ne kadar mutlu olursa olsun hep buruk olacaktı biliyordum ama en azından istediği bir şeye kavuşmuş olacaktı.
Belki günün birinde yeniden severdi de. Bu düşünce boğazıma bir hançer saplıyordu. Hayır henüz bu kadarını hayal etmeye hazır değildim. O benim kadınımdı. Her şeyimdi. Ona dokunan başka biri olması fikri beni şu halimde bile delirtiyordu. Bir yanım hayata yeniden gülmesini, aşkı yine tatmasını istiyordu ama diğer yanım ağır basıyordu. Utanıyordum bu düşünceden fakat hep beni sevmesini, bana aşkının hiç bitmemesini diliyordum.
Telefonu elime alıp babasını aradım. Açmadı. Bir süre sonra bir daha aradım o zaman konuşabildik.
-Ben Nazenini gönderdim. Bundan sonrası sizin elinizde. Onu sarıp sarmalayın. Benim veremediğim her şeyi verin. Mutlu olduğunu görmek istiyorum. Tüm bunlara bunun için katlanıyorum.
Sesi tereddütlüydü, sanki bir şey vardı. Daha önceden ortada olmayan bir engel. Benimle mahçup konuşuyor gibi geldi. Bir anlam veremedim. Üsteledim.
-Sözünüzü hatırlıyorsunuz değil mi? Nazenini yine yarı yolda bırakmayacaksınız. Onu buradan uzaklaştıracaksınız.
-Hatırlıyorum söylediğim her şeyi, öyle de yapacağım. Benim günlerim sayılı, benden sonra tüm olacakları planladım. Bir daha buraya adımını atmayacak. Kendine herkesten ve her şeyden uzak yepyeni bir hayat kuracak.
Zehir gibi içime akıyordu bu sözler. Herkesten ve her şeyden uzak.. Benden uzak. Onu bir daha görmeyeceğim. O güzel yüzünü, bana bakan anlam dolu gözlerini, yumuşacık tenini, kahkahasını, boynuma atlayıp kokumu derin derin içine çektiği anları.. Hepsini kaybediyorum.
-Eğer bana gel derse dayanamam. Gelir alırım onu. Burada zor duruyorum. Tek bir sesine, tek bir yardım isteğine bakar bir anda fırlayıp yanına gelmem. O yüzden benden uzak tutun onu.
-Merak etme, biz ayarladık hepsini. Senden son bir ricam daha var.
-Nedir?
-Benden sonra onun yanına gelme, bırak acısını ailesiyle yaşasın sadece. Sen gelirsen gözü bir daha kimseyi görmez. Tüm gayretlerimiz boşa gider. Onu sevdiğini kanıtladın bana bugün, söz ver böyle devam edeceğine.
-Söz veriyorum. Beni bir daha görmeyecek.
Telefonu kapattım.
Elimde o kadar insanın kanı vardı ki, masum bir kadının kanı.. Bir daha Nazenine yaklaşamazdım. Beni her şeye rağmen affetti, şimdi de beni suçlamıyordu bile gözlerinde gördüm az önce. Suçlama yoktu bakışlarında, sadece acı vardı. Elimi uzatsam koşup sarılacaktı. Ama uzatamazdım, onu kirletemezdim. Tek bir umudum vardı, onu bir kere mutlu görmek. Belki bir gün, çok sonra, yıllar sonra karşısına çıkardım. Bak derdim, ben geldim. Bambaşka biri olmuş olurdu belki, hayatı istediği gibi. Yepyeni bir yaşam, mutlu bir kadın. Beni görünce gülümserdi. Ama sadece o kadar. Ben geldim derdim, hala unutmadım seni. Hala seviyorum eskisi gibi. Ama o anlayışla bakardı yüzüme, tutkuyla değil. Anlardım ki atlatmış, yaşıyor içinden geldiğince. O zaman için rahat ederdi ve giderdim. Son isteğimi de gerçekleştirmiş biri olarak rahatça ölebilirdim.
Ama şimdi işin en zor kısmı ona karşı durabilmekti. Gitmemekti.
Etrafımdaki herkesin hayatı mahvoldu, annemin, Aliye'nin, şimdi de Nazenin'in. Diğerleri için bir şey yapamam ama Nazenini kurtarabilirim bu sondan. Çünkü hayatta en sevdiğim insanı kendimden korumak bana yapılması gereken tek doğru şey gibi geliyor. Gerçek sevgiyi tattığımı zannederdim evet eskiden ama şimdi asıl sevginin bu olduğunu anlıyorum: kalbini yara yara yine de ondan onun iyiliği için vazgeçmek. Sonunda bana ne olacağı umurumda değil, yeter ki o mutlu olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİCDAN
Romance"Beni alıp en tepeye çıkarmandan korkuyorum. Hayatta hiç bilmediğim ve inanmadığım şeyleri bana göstermenden korkuyorum, çünkü biliyorum ki içinde var bunlar. Buna inanmaktan, kendimi bırakmaktan ve savunmasız kalmaktan korkuyorum. Kafanda yarattığı...