40. Bölüm

1.1K 97 15
                                    

Doğduğum evin kapısındayım.

Büyüdüğüm evin.

Doyduğum, uyuduğum, yaşadığım evin.

Ama benim evim değil. Asla olmadı. Benim evim şu an elini tuttuğum adam. Yanıma bakıyorum gözleriyle bana destek veriyor. Burada. Ama gidecek. Ben tek kalacağım.

Bu evden nasıl çıktığım dün gibi aklımda. Bir daha adımımı atmayacağıma, ölsem de buraya bir daha gelmeyeceğime yemin etmiştim. Ama işte buradayım. Bir daha yüzüm gülmez demiştim, bir daha hayat bana şans vermez emindim. Şimdi elini tutuyordum o şansın, kanlı canlı benim yanımdaydı. Daha sıkı tuttum elini. Son kez gözlerinden güç aldım ve içeri girdik.

Babam ve annem salondaydı. Babam.. O kadar kötü görünüyordu ki, daha iki gün önce bile böyle değildi. Tedaviye başlayacak olmanın verdiği korkuyu gözlerinde görüyordum ama beni görmek bir anlık yüzünü ışıldattı.

Celil'le birlikte yanına gittik, elini öptük.

Gözleri dolu doluydu.

-Gelmeyeceksin sandım biliyor musun kızım? Gelmesen de seni suçlamazdım ya işte, yine de çok üzülürdüm.

Annem girdi hemen araya.

-Ben dedim sana gelir diye, Celil de Nazenin de vicdan sahibi insanlar, birbirlerine tam yakışıyorlar.

Babamın sağlığını çok merak ediyordum. Ama konuşmak isteyip istemediğini bilmiyordum. Yine de dayanamadım.

-Nasılsın peki? Ağrın sızın var mı? Birazdan gideceğiz kemoterapiye, korkmuyorsun değil mi?

-Yok ağrıdan sızıdan değil de ölmekten korkuyorum. Daha eksik kalan o kadar çok şey vardı ki.

-Ne ölmesi, çocukların moralini bozma.

-Bırak konuşsun içinden geleni anne, rahatlasın.

Celil ayağa kalktı, bizi başbaşa bırakmak istiyordu.

-Ben kalkayım, biraz işim var ama Nazenin bana durumunuzu haber verir mutlaka.

-Otursaydın oğlum, yemek yiyelim birlikte.

-Eksik olmayın, gideyim geç kaldım.

Ben de onunla kapıya kadar çıktım. Kapının ağzına geldiğimizde dönüp ellerimi tuttu.

-Konuştuklarımızı unutma, bir telefon ve yanındayım tamam mı? Kimsenin vicdanını hafifletmekten sorumlu değilsin. Kimsenin vebalini sen çekmek zorunda değilsin. Söz ver.

-Tamam, ama sen de söz ver.

-Ne sözü?

-Aramıza hiçbir şey girmeyecek.

-Saçmalamaya başladın, ne girecek bizim aramıza? Ne girebildi şimdiye kadar?

-Olsun söz ver, senden ilk defa ayrı kalacağım ve korkuyorum.

-Senin korkacak hiçbir şeyin yok, ayrı kalmak dediğin de beş dakikalık yol. Ama söz, için rahat edecekse söz.

-Beş dakikalık mı? Sen eve dönmeyecek misin?

-Hayır annemlerde kalacağım, sana yakın olmak için. Hemen gelirim. Hem o eve sensiz girmek istemiyorum. Sen olmadan orası bana hapishane gibi gelir. Boğulurum.

İçime bir huzursuzluk daha çöktü. Aslında uzak olmasını ben de istemiyordum ama o eve de dönmesini düşünemiyordum. Tamamı bana düşmanlarla dolu olan bir evdi çünkü. Ben de yanında olmayacaktım, sabah akşam onlarla birlikte olacaktı.

VİCDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin