62. Bölüm

949 80 47
                                    

Yola çıkmadan üç gün önce beni kendime getiren, aklımı başıma toplamamı sağlayan bir şey oldu. Gözümü açmamı sağladı, beni silkeledi adeta.

Bir gece saat iki gibi hafif bir sancıyla uyandım, önemsemedim önce ama bu dönemde sancı hissetmem normal mi onu da bilemediğimden kalkıp anneme söylemeye karar verdim. Ayağa kalkınca çamaşırımda hafif bir ıslaklık hissettiğimi sandım, korkarak banyoya koştum. Gerçekten de çok az olsa da kanamam vardı. Birden elim ayağım birbirine girdi. Hareket edemedim önce, bebeğimi kaybettiğime emindim. Sancı normal miydi bilmiyordum ama bu kesinlikle normal değildi bana göre.

Biraz sakinleşince annemin odasına zar zor gidebildim. Onu korkutmak da istemiyordum ama böyle bir şeyi onu korkutmadan nasıl söyleyeceğimi de bilmiyordum.

Kapısını tıklattım, uykusu hafiftir hemen uyandı.

-Nazenin sen misin?

-Benim anne, girebilir miyim?

-Gel, gel tabi kızım.

Odaya girdiğimde onun da telaşla yataktan fırladığını gördüm.

-Nazenin ne oldu? Yüzün bembeyaz, bir şey mi var?

Sessizce ağlamaya başladım.

-Otur annecim, gel bir bardak su iç. Korkutma beni, söyle ne oldu? Kabus mu gördün?

-Anne bebeğimi kaybettim galiba.

Bunu sesli söylerken daha da ağlamaya başladım, duymaya dayanamıyordum bu cümleyi.

Annem de bir an şoka girdi, konuşamadı, hareket edemedi. Kendine geldiğinde hemen çamaşırımı gösterdim ona.

-Tamam hemen paniklemeyelim, sana hamileyken bir kere bende de oldu. Hadi hastaneye gidelim.

-Biliyorum öldü bebeğim, bana ceza verdi. Kendimi bu kadar hiçe saydığım için terk etti beni, benden iyi bir anne olmayacağını o da biliyordu.

Annem yanıma gelip bana sarıldı.

-Bırak şimdi bunları, kalk hemen.

Sırtıma şalını attı, kendisi de çantasını aldı ve evden sessizce çıktık.

Bu saatte taksi bulmak zordu, İbrahim'i aramak istedi ama kabul etmedim.

-İnat etme Nazenin, arayalım gelsin işte. Amcanlar duyarsa neler olur biliyorsun.

İnat değildi, Mahir'in söylediklerinden sonra ben de ona biraz mesafe koymamız gerektiğini düşünmeye başladım. Belki de gerçekten fazla içimize almıştık onu, özellikle Mahiri bizim evimizden kovacak kadar kendini o hakka sahip görmesi benim canımı sıkmıştı iyiden iyiye.

-Buluruz şimdi, arama. Bu halimi kimsenin görmesini istemiyorum.

Neyse ki şansımız yardım etti, boş bir taksi geçti birkaç dakika içinde.

Hastaneye giden yol bitmek bilmedi bir türlü. Kendi kendime lanetler yağdırıyorum. Ona sahip çıkamadım, onu hayatta tutamadım. Yapmam gereken en basit şeyi bile yapamadım.

Annem elimi hiç bırakmıyordu, beni teselli etmeye çalışıyordu ama onun da çok korktuğunu görebiliyordum.

Hastaneye geldiğimizde sancım biraz azalmıştı. Hemen acile girdik. Çok hasta yoktu ve halimi gören birkaç kişi de bana öncelik verilmesini kabul ettiler.

Nöbetçi doktor beni muayene için bir odaya aldı, önce ultrasonla bakacaktı. Karnıma buz gibi jelin değişi beni ürpertti. İçimden dua ediyordum sürekli, yalvarıyordum Allah'a onu benden almasın diye. Kendi kendime sözler verdim, eğer onu bana bağışlarsa bir daha asla öyle aciz, güçsüz durmayacaktım. Hep mücadele edecektim, yeter ki bebeğim hala hayatta olsun.

VİCDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin