Bölüm 44

1K 116 67
                                    

"Hamile miyim?" Hoseok'un gözleri ışıldadı ve yanındaki alfanın elini sıktı. Hwang'la aşılmaz bir engeli aşmışlardı.

Kedi gözlü alfanın dolan gözlerine baktı omega. Onun kendisinden daha karamsar olduğunun farkındaydı ama aralarındaki şey çok doğru hissettiriyordu. Bu da kanıtıydı.

Seokjin karşısındaki genç çifte bakıp gülümsedi. Çocukların hepsi teker teker bu aşamadan geçiyordu... Hoseok'a karşı bir öfkesi yoktu. Çocuğun elinden bir şey gelmezdi ruh eşiyle ilgili. Hatta çoğu kişinin yapacağından fazlasını yapıp hayatı pahasına bağlarını kırmıştı. Bağı kırılan alfalara ne olduğunu Hwang'da görebiliyordu. Onlarla gelen tutsak omega ve alfaların ikisi başka sığınağa gitmeye karar vermişlerdi. Hwang ise Hoseok'la kalmıştı. Chanyeol'un neden burada kaldığını pek bilmiyorlardı. Ancak HWang'ın kalması Seokjin için bir gösterge olmuştu... kendi alfasını ne kadar ihmal ettiğinin göstergesi. Şimdi onlar iyileşmişken eşinin ne kadar yara aldığını daha iyi anlıyordu. Olanları o da istememişti.

Genç çifti yolladıktan sonra reviri Jisoo'ya emanet edip odasına gitti. Namjoon için bir şeyler yapmak istiyordu... uzun zaman sonra kalbindeki yavrusunun boşluğu da dolmuşken kendini ona tekrar hazır hissediyordu.

Hoseok ve Hwang'ı öyle görmek ona kendi hamileliğini hatırlatmıştı. O hamile olduğunu beyaz duvarlar arasında öğrenmişti. Alfasının güven verici feromonlarını solumadan geçirmişti bütün aşamaları. Doğan bebeği alfa babasına her zaman yabancı kalmıştı. Artık iyileşmek lazımdı.

Odanın banyosunda duşunu alıp uzun zamandır boşverdiği makyaj masasına yaklaştı. Namjoon'la ilk zamanlarında Seokjin her yerine kokulu nemlendiriciler sürmeye dikkat ederdi. Tenini pürüzsüz yapmak için tüylerini alır, sağlıkla parlamak için vücudunu fırçalardı. Şimdi o günleri hatırlamak omegayı gülümsetiyordu. Bir kere daha bakım adımlarını takip etmeye karar verdi. Tüylerini jiletleyip kendi feromonlarını ortaya çıkaran bir nemlendiriciyi bütün vücuduna uyguladı. Dolaptan eskiden giydiği bir kotu ve kazağı alıp giyindi. Namjoon bu kombinini çok severdi çünkü ne zaman kollarını boynuna sarmak için kaldırsa kazağı mermer beyazı belini ortaya çıkarırdı.

Saçlarını da düzelttikten sonra telefonundan eşini arayıp odaya çağırdı. Alfa acil bir şey olabileceğini düşünerek hızla omegasının yanına uçtu. Kapıdan içeri girdiğinde zamanda geriye gittiğini hissetti. Seokjin'le sevgili oldukları gençlik günlerine. Omegası sanki zaman ona uğramamışçasına güzel ve kusursuz bir şekilde karşısındaydı. Yıllardır aralarındaki soğukluk büyüdükçe büyümüş ve aralarındaki aşkı bastırmıştı. Jin'in yaşadıkları onu ilişkide isteksizliğe itmiş ve Namjoon eşini koruyamadığı için onun karşısında küçüldükçe küçülmüştü. Artık alfası gibi bile hissetmiyordu.

Jin içeri giren alfanın mor göz altlarına ve yorgun yüzüne baktı. O uzun zamandır bu haldeydi değil mi? Hwang ve diğer alfaya olan şeyi yaşıyordu. Ruh eşiyle bağları kopmuştu. Jin buna daha önce dikkat etmediği için kendine kızdı.

"Namjoon." dedi mırıltı gibi bir sesle.

"Seokjin, hemen gelmemi söyleyince bir şeyin var sandım."

"Bir şeyim var." diye onayladı Jin ağır ağır başını sallayarak. "Sana ihtiyacım var.

Alfa gözlerini kırpıştırıp karşısındaki güzel adama baktı. Kendisi ona artık bir şey sağlayamazdı. "Ne demek istiyorsun?"

"Neler yaşadığını biliyorum Joon. Daha önce seninle ilgilenmem gerekirdi. Kendimi toparlamam çok uzun sürdü."

"Benimle ilgilenmeni gerektirecek bir şey yok."

OMEGAVERSE VMIN-YoonKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin