Jimin soğuk betonun üstünde uyandı. Bir kere daha...
Onu bir süredir boş bir odada tutuyorlardı ve Jimin bu aşamadan sonra ne gelebileceğini düşünmekten delirmek üzereydi. Her zaman bir şey gelirdi değil mi? Kapalı beton dört duvarın içinde durmak bir an için çok da kötü görünmedi, en azından daha fazlasıyla yüzleşmiyordu. Burada bile bir alfayla karşılaşmış olması onu korkutmuştu.
Kapının gürültüyle açılmasıyla uzandığı yerden kalktı ve duvar dibine sindi. Kokularını alabildiği kadarıyla içeri girenler yine betaydı. Bu biraz içini rahatlatsa da olduğu yerden ayrılmadı. Ancak iki beta aynı fikirde değildi belli ki, Jimin'i yapıştığı duvardan söküp bembeyaz koridora çıkardılar. Jimin bu koridordan nefret ediyordu.
"Bunu da mı gereksizlere götürüyoruz?" diye sordu kadın beta. Jimin gereksizler lafını duymasıyla kulak kesildi.
"Şimdilik evet. Sonrasına onlar bakacaklar." dedi diğeri. Geldikleri kapı diğerlerinden büyüktü. Onu içeri soktuklarında birkaç kişinin daha içerde olduğunu görüp sırtını duvara yasladı.
Betalar birşey söylemeden kapıyı kapatıp gitti ve içeri dolan azıcık ışık da onlarla beraber kayboldu. Gözlerinin karanlığa alışmasını beklerken Jimin duvara daha sıkı tutundu. Karşısındaki iki silüeti görebiliyordu.
"Adın ne?" diye soran kişiyi duyduğunda irkildi. Kulağına dolan ses kısık ve cızırtılıydı.
"O-mega 95." dedi Jimin hemen.
"Ben Hoseok." dedi cızırtılı ses. "Omega 94 de diyebilirsin tercihin oysa. Bu sessiz olan da Yoongi. Yakında beni delirtecek."
Jimin ona gerçek bir isim söyleyen kimseyle karşılaşmamıştı daha önce. Yavaş adımlarla o tarafa yaklaştı elinde olmadan.
"Ben bir omega değilim."dedi diğer silüet. "Siz de değilsiniz. Olsanız buraya atılmazdınız."
Jimin konuşan çocuğun beyaz saçlarını seçebildiğinde nefesini tuttu. Ayrıca kaşları ve kirpikleri de beyazdı ve kırmızı gözleri vardı. O Jimin gibi miydi?
"Ben bir omegayım." diye itiraz etti gıcırtılı sesi olan. Onun adı Hoseok'tu değil mi? "Sadece doğurgan değilim."
Jimin odadaki tek kimlikli kokunun Hoseok'unki olduğunu hissedebiliyordu. Beyaz saçlı olan kendisi gibi süt kokuyordu. Demek ki henüz kızgınlığa girmemişti.
"Sen ne yaptın?" diye sordu Hoseok. Jimin şimdi onun koyu kestane rengi saçlarını ve yarım ay şeklinde gözlerini fark edebilmişti.
"B-ben bir şey yapmadım." dedi sadece.
"Kaç yaşındasın sen?"
"On dört."
"Ben 20 yaşındayım." dedi gülümseyerek. Jimin uzun zamandır bir gülümseme görmemişti. "Bu gıcık da 17 yaşında."
Jimin korkarak gözlerini beyaz saçlı olana çevirdi. Ancak birkaç saniye bakmasıyla bile kırmızı gözler yerde odaklandığı yerden ayrılıp ona dönmüştü. "Bana bakma."
Jimin hemen başını çevirip altlarındaki gri taşa baktı. Oda diğerleri gibi mermer veya metal değildi. Sadece düz bir taştı.
"Çocuğu korkutmasana!"
"Bana ne benim çocuğum mu?"
İkili aralarında bir tartışmaya girdiği sırada Jimin duvardan destek alarak yavaşça çömeldi ve yere oturdu.
"Her zaman tersliyorsun beni, böyle olmak zorunda mısın? Heey! Konuşsana!"
Beyaz saçlı olan olduğu yerde uzandı ve Hoseok'u duymazdan gelip arkasını onlara dönerek cenin pozisyonu aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OMEGAVERSE VMIN-YoonKook
FanfictionVMIN, YoonKook, Namjin , Omegaların evreni ve istismar edilen omegalar. Jin alfası Namjoon'dan alınarak omega ensititüsünde alıkonulur ve Jimin'i orada doğurur. Hayatını omega ensititüsünde korkular ve eziyetlerle geçiren Jimin özgürlüğüne kavuştuğ...