46. Tenin...

1.9K 93 51
                                    

Arkadaşlar biliyorum bölüm gecikti. Ama hayatımda da değişimler olduğu için buna ayak uydurana kadar düzensiz olabilir. Ama elimden geleni yapacağım.

Bu süreçte atandım ve işe başlama surecindeyim 😊 sınava da diğer kitabımı yazarken hazırlanmıştım.

Bundan sonra haftada 1-3 arası bölüm atıp kitabi 80 bölümde final yapacağım. Tabi şöyle bir durum da oldu. Bu kitap şikayet aldı ve yetişkin içerik olarak işaretlendi. Okunması düştü 🥺🥲 sorun değil diğer kitabımda finalden sonra  patlamıştı. Kalemime güveniyorum.

Sizler görüşmeyeli nasılsınız? Dersler nasıl? Hayat nasıl? Umarım heeep iyisinizdir.

Keyifli okumalar 🌸💚

Şoför koltuğunda Oğuzun olduğu siyah araç Vladin malikanesine yaklaştı. Açık bahçe kapısı onları karşılar gibiydi. Zifiri karanlık bahçeyi bir ay önce Melisa  korkmasın diye takılan küçük ampuller aydınlatıyordu. Araç evin yanındaki taşlık alana girerken Vlad ise arka koltukla kollarının arasında Melisa ile oturuyordu. Sarı saçları kalbine işler gibi dağılmıştı göğsünde. Vlad pelerini ile onu daha çok sararak ısıtmak istedi. Zira kendi bedeni buzdan farksızdı. Araç en sonunda park haline gelince Oğuz hızlıca inip Vladin kapısını açtı. Vlad ise hiç zorlanmadan kollarındaki kadın ile dışarı çıktı. Melisa kucağında bir demet çiçekten farksızdı sanki.

Bir  demet Melisaydı o...

Oğuz Vladden önce gidip malikane kapısını açmıştı çoktan. Vlad siyahlara bürünmüş halde adımını içeri attı. İkizler ve diğer çalışanlar ise baygın haldeki Melisayı izlemekle meşgullerdi.

Vladin kollarında baygın haldeki kadın bir güneş gibi aydınlatıyordu evi.

Vlad kendini izleyen meraklı gözleri umursamadan üst katın merdivenlerine yöneldi. Acelesiz adımlarla çıkmıştı onca basamağı.

Karanlık koridorda apaçık aydın gördüğü yönünü bulup odasına yöneldi. Kapısı kendini karşılamak için açık yatak odasına girdi. Büyük ve siyahlarla bezeli yatağa güzel Melisasını naifçe bırakıp geri birkaç adım attı. Eşsiz bir tabloya bakar gibi izledi onu.

Belki bu izleyiş birkaç saniyeden ibaretti. Ama Vlad için yüzyılları hatırlatan ve geçmişe götüren uzun bir zamandı.

Açık kalan kapı eşiğinde ise onları sadık uşak İskender izliyordu. Titrek mum ışığı ve giderek kötüleşen gözleriyle beraber onları tam seçemese de yatakta parlayan sarı saçları görmesi ve onu parlak bir çift mavi gözün izlediği anlamıştı. O mavi gözleri görünce rahatlamayla karışık bir nefes aldı.

Zira gördüğü gözler kırmızı olsa bu bir felaket olurdu.

Kapı eşiğine bir adım atıp seslendi İskender.

"Efendim-" yutkundu ve başını eğdi. "Şey yani bay Vlad. Melisa hanımın arkadaşları gelecek mi? Eğer geleceklerse akşam yemeği-"

"Hayır." Dedi Vlad gözlerini Melisadan ayırmadan. Bir büyüye kapılmış gibiydi. Melisanın sarı saçları, pembe dudakları  ve beyaz teni onu her saniye karşı konulamaz bir girdaba çekiyordu.

İskender dalgın haldeki adama seslendi.

"Bay Vlad, iyi misiniz efen-"

Vlad anında gözlerini Melisadan çekti. Yönünü İskendere çevirdi. Nazik bir tebessüm ile konuştu.

"Aslında İskender, gezgin dostlarımı davet ettim. Ancak sanıyorum ki Davidin aklını kurcalayan şeylere cevap bulması gerekiyor. Bu yüzden davetimi  kabul etmediler. Ancak şüphen olmasın İskender-" gülümsemesi sinsi bir hal aldı. "Şüphen olmasın ki onlar buraya mutlaka gelecekler."

BİR FANİYE AŞIK +18 (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin