39. Felaket Randevusu

1.6K 98 19
                                    

Günün ikinci bölümü 💫 Oldukça uzun bir bölüm 🎉

Beğenmeyi unutmayınız (Arkadaşlar bu iki bölümü sadece düzenlemek 1 buçuk saatimi aldı :') lütfen yıldıza dokunun)

Keyifli okumalar.

Vlad arkasına bile bakmadan çekip
giden Melisanın ardından öylece bakakaldı.

Ölüp bittiği bu kadın onu hayretler içinde bırakıyordu. Çünkü Melisa inanılmaz bir dirence sahipti. Zihnine girmek imkansızdı. Onun düşüncelerini duyabildiği için şükrediyordu. Bir süre kapanan kapıya bakan Vlad en sonunda çalışma masasının başına geçti.

Kaşlarını çatıp istemeyeceği o şeyi düşündü. Melisa giderse biterdi. Ve tabi ki ettiği yeminle bağlantılı olarak bir ölüm makinesine dönüşür ve tüm insanlığı gerekirse tek başına yok ederdi.

Bu güce sahipti.

Bu güce ve acımasızlığa...

Hiç gözünü kırpmadan yapardı. Son insan kanını akıtmadan durmazdı.

Çalışma masasının çekmecesini açtı. Küçük ve mücevherlerle kaplı bir ahşap yüzük kutusunu eline aldı. Uzun zamandır açmadığı kutuyu heyecanla açtı. İçinde kendisine ait olan gümüş yüzüğü çıkardı ve yüzük parmağına taktı. Serçe parmağındaki  yüzük ise şimdi Melisanın parmağındaydı.

Bu düşünce bile gülmesini yetmişti.

"Bana geri geleceksin gün ışığım."

Fısıltıyla söylediği şey istese tüm dünyaya duyurabileceği bir haykırıştı adeta.

Parmağındaki yüzüğü okşayıp masumca gülümsedi. Aklına gelen şeyler bu Draculanın atmayan kalbini bile yumuşatmıştı.

Yüzüğün üzerinde küçücük bir defne çiçeği simgesi vardı.

Ne masumdu Defnesi. Ne saf ve güzeldi.

Uzunca düşündü o kadını. Kendisine 'sen benim Vlady'imsin' derdi.

Vlad kendisine öyle söylemesine ölüp biterdi adeta. Başkalarının yanında simsiyah ve korkutucu olan bu adam o küçük kadının yanında renklenip canlanırdı.

Bir an yüzüğünde defne işlemesinden  geçmişi hatırladı Vlad.

Defnesiyle ilk tanıştığını anı hatırlayıp acıyla gülümsedi.

Asla unutmamıştı onu. Üzerinden yüzyıllar geçse de unutamadı.

Unutmayacaktı.

🌹🌹🌹

Romanya-Eflak / 1460

Eflakta karanlık çöküp halk evlerine çekilmişken Vlad Tepeş ise kasabanın uzağında bir deniz kenarına yakın konumdaki malikanesinde gözleri açtı. Gün boyu iyi uyumuş ve dinlenmişti. Şimdi geceye karışma zamanı gelmişti. Masmavi ve parlak  gözleri, dikkat çeken beyaz teni ve kırmızı dudakları ile kasaba halkının kötü bakışlarını üzerine çekiyordu. Bu yüzden daima gözlerden uzakta olan bu evinde ve evin çevresindeki kır bahçelerinde gezerdi.

Bastonunu alıp tek bir kez yere vurarak sadık uşağı Sebastiana seslendi.

"Sebastian!"

Büyük ve lüks malikanede yankılanan ismini duyan Sebastian koşar adım 2. kata çıktı. Üzerindeki kıyafetini düzeltip Vladin kapısını tıklattı ve aldığı komutla içeri girdi.

BİR FANİYE AŞIK +18 (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin