15. Bölüm; Pirinçli Börek

203 32 0
                                    

Kapısını kapatıp salona doğru yürüdü. Işığı bile yakma ihtiyacı hissetmedi. Kendini koltuğa bıraktığında aklı darma dumandı. Mucize gibi başlayan gece, aksiyon filmi gibi sona ermişti. Ne düşüneceğini ne hissedeceğini bilmiyordu. En son Hasan'ın, unutmalı ve uzak durmalısın sözleri kulaklarında çınlarken koltuğa uzandı ve kendini rüyalar aleminin gizemli dünyasına bıraktı.

Dedesiyle birlikte kocaman ofisin, kocaman penceresinin önünde muhteşem İstanbul manzarasını izliyorlardı. Dedesi kahvesini yudumlarken, Onun içi içine sığmıyordu. Dedesine vermek istediği bir haber vardı. Dedesi kahvesini sehpaya bırakırken tok sesiyle konuştu.

"Eee? Anlat bakalım evlat, nedir seni bu kadar heyecanlandıran?"

Dedesine bakarken, gözlerinin içi parladı. Heyecanı sesine yansıdı.

"Biz Nazan ile evlenmeye karar verdik dede."

Adamın gülen yüzü bir anda soldu.

"Babanı koruyamadığım gibi senide koruyamadım."

Yağız duygulu bir tonda karşılık verdi.

"Yapma dede yaa!"

"Çok yanlış bir seçim yaptın Yağız'ım"

"Ama neden?"

"Senin etrafındakiler kadın değil evlat."

Yağız istemsizce güldü.

"Kadın değilse ne?"

Adam kararlı bakışlarını çok sevdiği torununa çevirdi.

"Onlar süs bebeği " dedi tok bir sesle. Ve devam etti.

"Onlar vitrine koymalık oğlum... Onlardan eş olmaz, onlardan anne olmaz..."

Yağız dedesinin tavrından hiç etkilenmedi. Zira dedesi her zaman etrafındaki kadınlardan uzak durması gerektiğini söyleyip dururdu.

"Dede yaa! Hep böyle yapıyorsun. Biz birbirimizi seviyoruz. "

"Yapma evlat, ondan sana eş olmaz. "

"Neden?"

"Oğlum, kadın öyle bir kadın olsun ki dilinden dudağından, elinden parmağından bal dökülsün.
Söylediği her kelime insana lezzet versin. Elinin değdiği her işin üstesinden gelsin. Oklavayı salladımı baklavalar börekler açılsın, ocağın başına geçtimi, çeşit çeşit yemekler saçılsın... Gerektiğinde erkek gibi savaşsın, gerektiğinde kadın gibi cilve yapsın. İnsancıl olsun, karakterli olsun, vicdanlı olsun, birde minyon tipli olsun. E bir parçada etine dolgun olursa daha iyi olur."

Derken gülümsedi. Yağız da dedesiyle birlikte güldü.

"Yapma dede yaa! Hiç işim olmaz o tür kadınlarla..."

Dedesi tekrar ciddileşti.

"Sen kadın değil , sen oyuncak istiyorsun... " Dedi.

Sonra bir anda ortam değişti ve Elif'in bahçesinde oldular. Etraf inanılmaz aydınlıktı. Dedesi işaret parmağını yukarı doğru kaldırdı. Yağız yukarı bakınca Elif'in pencereden ona gülümsediğini gördü. Oda istemsizce gülümsedi. Sonra Elif pencereye çıktı. Yağız bütün gücüyle bağırdı. Ancak sesi yoktu. Dedesine baktı. Dedesi de yoktu, kaybolmuştu. Yüreği deli gibi çarpmaya başladı. Elif pencereden atlamak üzereydi. Ne yapacağını şaşırdı. Eli ayağı birbirine dolaştı. Bütün gücüyle haykırmaya çalıştı ama nafile...Ses çıkaramadı. Yağız kollarını açtı. Yakalayabilirse zarar görmeden kurtulurdu. Elif gülümseyerek kendini boşluğa bıraktı. Yağız tutmak için bir sağa bir sola gitti geldi. Elif ise bir kuş gibi uçarak havada dolandı. Yavaş yavaş aşağı süzüldü ve Yağız'ın kollarına düştü. Yağız derin bir nefes aldı. Elif'i kurtarmıştı. Birbirlerine gülümsediler. Ancak nasıl olduğunu anlamadan ayağının altında inanılmaz derinlikte bir çukur açıldı. Bir anda Elif'i çukurun dibinde gördü . Çukur o kadar derindi ki bir karınca kadar minik görünüyordu. Elif ağlayan gözlerle elini uzattı. Beni kurtar, der gibiydi. Bütün tüyleri diken diken oldu. Hemen çukurun yanına uzandı. Elini uzattı ama imkansızdı. Arada uçurum vardı. Deli gibi çabaladı ancak Elif'e ulaşamadı. Sonra çukur daha da derinleşmeye başladı... Elif gitgide uzaklaşıyordu. Avazı çıktığı kadar bağırdı. Bu defa sesi geri gelmişti.

ERKEK GÜZELİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin