44. Bölüm; Hastane

149 29 7
                                    

Elif'in gözleri doldu. Başını öne eğerken alt dudağı titriyordu. Zehra sandalyesini Elif'in yanına getirdi. Dostça uzanıp elini tuttu.

"Canım benim, canım arkadaşım... Kendine bunu yapma. Bak bu adam gerçekten seni seviyor. Sende seviyorsun. Mutlu olmak seninde hakkın. İndir gardını artık. "

"Yapamam Zehra. Nedenlerimi biliyorsun. "

" Belki de Allah bu zamana kadar yaşadıklarını unutman için onu gönderdi sana. Belki de acıların, ızdırapların onunla dinecek. Belki de çok mutlu olacaksın. Neden bu ihtimali düşünmüyorsun?"

"Ya tam tersi olursa? Ya kendi girdabımda debelenirken onu da çekersem batağa? "

"Yahu neden hep negatif düşünüyorsun? Biraz pozitif baksana olaya. Ben ikinizin çok mutlu olacağına inanıyorum."

Elif başını öne doğru uzattı. Kısık bir sesle karşılık verdi.

"Mümkün değil Zehra. Onun ihtiyaçlarını karşılayamam. Biliyorsun..."

Zehra bu defa biraz sert çıktı.
"Şu herşeyi ince ince hesaplama arzunu bir kenara bırak artık. Çok fazla hesap kitap yapıyorsun. Hayat böyle yaşanmaz. Bazı şeyleri zamana bırakmalısın.Hayatın ne getireceği bilinmez. Kendinden ve karşındakinden emin olduktan sonra gerisini Allah'a bırak Elif. Tevekkül et. O en güzel vekildir. "

Elif, dikkatle dinlerken, Zehra kendinden emin bir şekilde devam etti.

"Benim içimdeki his, senin Yağız'la çok mutlu olacağını söylüyor. Rabbim bu zamana kadar çektiğin bütün acıları onunla unutturacak bence. Her karanlığın sonunda bir aydınlık vardır. "

Elif üzgün gözlerle dudağını büktü. İkna olmuş gibi görünmüyordu ama itiraz da etmedi. Derin bir nefes aldı.

"İçeri geçelim mi? Çok merak ediyorum. "

Zehra hızla telefonu çıkardı.

"Alo Semoş hastanede misin tatlım? "
Yardımına ihtiyacım var. "

Telefonu kapattıktan sonra gülümseyerek Elif'e yöneldi.

"Semoş geliyor. Ben Aysun'u dışarı çıkarıp oyalayacağım , Semoş seni Yağız'ın yanına sokacak. "

Elif böyle birşey talep etmemişti ama itiraz etmedi. Hızla ayaklanıp hastane binasına girdiler. Hemşire odasına çıkıp Semanur'la buluştular. Elif'e yoğun bakım hemşiresi kıyafetleri giydirip maske taktılar ve yoğun bakım katına indiler. Uzun koridorda sessizce ilerlediler. Sağa dönen diğer koridorun köşesine geldiklerinde Elif ve Semanur beklemeye başladı. Zehra hız kesmeden koridorda ilerledi. 2 dakika sonra Zehra Aysun'la birlikte yanlarından geçti. Onlar geçer geçmez Elif ve Semanur sakin adımlarla köşeyi dönüp yoğun bakım ünitesine girdiler. Önlerinde uzun bir koridor, sağ tarafta resmi işlemlerin yapıldığı büyükçe bir masa, masanın başında 3 tane hemşire vardı. Sol tarafta sıralanmış odalar hasta odalarıydı. Semanur Elif'i geride bırakıp hemşirelere yaklaştı. Öndeki şişman olan ile fısıldaştıktan sonra geri geldi. Elif'e 3. Sıradaki odayı işaret edip tekrar hemşirelerin yanına  döndü.

Kapıyı açıp içeriye adım attığında gözleri dolmaya başlamıştı bile. Titreyen dizlerine inat sakince ilerledi. Kalbi çarpıyor, nefes almakta zorlanıyordu. Durdu, gözyaşlarını sildi ve görüntüyü netleştirdikten sonra yavaş yavaş yürüdü. Yağız'ın üzeri beline kadar açıktı. Vücuduna takılı bir sürü kablo, kollarında serum ,ağzında oksijen maskesi ile öylece yatıyordu. Hıçkırmamak için burnunu tuttu. Yanı başında durdu. Gözleri önce Yağız 'ın vücuduna bağlı kablolara takıldı. Daha sonra bakışlarını yüzüne çevirdi. Dudağının sağ tarafındaki şişliği görünce hıçkırıklarını tutamadı. En son attığı kozalağın iziydi bu. Kendine lanet okuyarak tekrar göz yaşlarını sildi. Yavaşça yanındaki tabureye oturdu ve titreyen elini uzatıp Yağız'ın elini tuttu. Buz gibi olmuştu elleri. İki eliyle birden parmaklarını kavradı ve avucunun içinde ısıtmaya çalıştı.

ERKEK GÜZELİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin