Gözleri bağlı yerde oturuyordu. Sağ kolu duvara çakılı bir metal halkaya zincirlenmişti. Sol kolu ise kucağına düşmüş, hareketsizdi. Kafasını duvara yaslamış, dudaklarını birbirine sıkıca bastırmış acısına yetmeyen sesiyle inliyordu.
"Iııımmmmmhhh! Iııımmmmmhhh! Iııımmmmhhh!!!"
Hani Kutsal ile evlenmişti. 3 gün 3 gece düğün yapmıştı. Demek ki yüreğini yakan o haberler doğru değildi. Kapıldığı dehşeti bastırmak için kendiyle mücadeleye tutuştu. Keşke doğru olsaydı, dedi içinden. Keşke Sevdiği kadını, Elif'ini bu halde görmeseydi de o adamla evli bulsaydı. Aptalca fikirlerle beyni yıkanmış bir halde bulsaydı. Geri dönmek istemeseydi de kafasına çuval geçirip zorla kaçırsaydı. Ama onu bu halde görmeseydi.
Yırtıcı bir panter gibi etrafına bakındı Yağız. Öfkeden deliye dönmüştü. Şimdi burada olan herkesi paramparça edebilirdi ancak bir anda Cevahir gözünün önünde belirdi. "Bizden önce ona ulaşırsan, bulursan ya da ne bileyim görürsen felan sakin ol. Sakın tepki verme. Zaten O seni tanımayacak. Sen de onu tanıma." demişti. Ardından Leyla'nın hayali dikildi karşısına. "Şimdilik cesaretimizi ve öfkemizi saklı tutmalıyız. Şuan için en büyük silahımız sabır. Önce sabredip bilgileri toplayacağız, planımızı yapacağız, sonra cesaretimizi ortaya koyup hedefe ulaşacağız "
Derin derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı ama Elif'e bakamıyordu. Durumu perişandı. Yanı başında bekleyen kadınlardan biri ingilizce olarak " Bir şifacı geldi. Seni tedavi edecek" dedi Elif'e doğru.
Elif bir anda çığlık atmaya başladı.
"Noooo! Noooo! Don't touch me! Don't touch me! Nooo! Hayır istemiyorum. Dokunma bana! Hayır!!!Asla!!!"
Önce İngilizce sonra Türkçe itiraz etti. Var gücüyle bağırdı. Ardından tekrar inlemeye başladı." Iıımmmmmhhh! Iıımmmmmmhhh! Immmmm!!!"
Acı dolu inleme sesleri Yağız'ın yüreğini bin parçaya böldü. Tepkisiz kalabilmek için bir ayağıyla diğer ayağının üzerine basıyor ağlamamak için dudaklarını ısırıyordu.
Kadınlar önce birbirine sonra Yağız'a baktılar. Ardından yaşlı olan Elif'in zincirli elini sıkıca tuttu. Elif debelenmeye başladı ancak kırık olan kolunu kaldırmadığı için sadece omuzlarını sağa sola sallıyor, kadına karşı çıkmaya çalışıyordu.
"Önce bir sakinleştirici yap, sonra kolunu sar" dedi kadın bilge bir hemşire edasıyla. Ayrıca tuhaf bir şekilde Türkçe konuşmuştu. Yarım yamalakta olsa anlaşılabilir bir Türkçe'ydi bu.
Yağız hızla yaklaştı. Bütün gücünü topladı. "Siz bana bırakın" dedi ve Elif'in kolunu kadının elinden aldı.
Elif " Bana dokunma!!!" diye bağıyor ve kolunu Yağız'dan kurtarmaya çalışıyordu. Ancak zaten zincirli olduğu için boş yere debeleniyor, gereksiz yere kendini yoruyordu.Yağız sol eliyle Elif'in elini kavradı. Avuç içi yukarı gelecek şekilde çevirdi .Sağ eliyle avuç içine masaj yapıyormuş gibi parmak diplerini ovmaya başladı ancak niyeti bu değildi. Amacı kadınların dikkatini masaja çekmekti. Kadınlar masajı seyrederken Yağız sol elinin baş parmağı ile Elif'in elinin üst kısmına ki bu da altta kaldığı için görünmüyordu, yazmaya başladı. Tabi mors alfabesi ile.
"Sakil ol bir tanem, benim, geldim buradayım. Seni kurtaracağım buradan. Biraz dayan."
Elif ilk kelimeden sonra duraksadı. Debelenmeyi bıraktı. Sonuna kadar bekledi. Hafif bir gülümseme belirdi morarmış dudaklarında. Geriye yaslandı ve kendini bıraktı. Yağız avuç içine yaptığı masajı biraz daha devam ettirdi ve sonra bitirdi. Kadınların ikisi birden hayretle bakakaldılar. Yaşlı olanı
"Nasıl oldu bu? Ne yaptın ona?" diye sorguladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERKEK GÜZELİ
RomanceYağız gülümseyerek baktı sevdiği kadının kıvrık kirpiklerinin arasında parlayan kehribar rengi gözlerine. Kendinden emin duruşu ve isabetli kararları ile bundan sonra ona yol gösterecek nadide bir çiçekti bu kadın. Bir kez daha aşık oldu sanki. Bir...