Duştan çıktıktan sonra kendini yatağın üzerine bıraktı. Gözleri tavanda gezindi. Aklı dün gecedeydi. Sürpriz yapayım derken, herşeyi berbat etmişti. Derin bir off, çekti.
Elif'in kalbini nasıl kazanacağını bilmiyordu. Vazgeçmeye niyeti yoktu ama gün geçtikçe ümitleri tükeniyordu.Saate baktı 8.30 olmuştu. Yavaşça kalktı ve kıyafetlerini giydi. Elif uyanmış olmalıydı. Nasıl olduğunu merak ediyordu. Odadan çıktı. Yan odaya doğru bir adım attı ki odanın kapısının açık olduğunu gördü. Hızla ilerledi, kapıyı tıklattı. "Elif!!" diye seslendi ve odanın içine doğru iki adım attı. Beyaz üniformalı temizlik görevlisi kadın çarşafları değiştiriyordu.Yağız 'ın konuşmasına fırsat vermeden,
"Bu oda boşaltıldı efendim!" dedi.Yağız şaşkın gözlerle kadına bakakaldı. İlk şoku attıktan sonra hızla odadan çıktı ve asansöre binip resepsiyona indi. Ahmet mahcup bir yüzle karşıladı onu. Daha Yağız ağzını açmadan atıldı.
"Yağız Bey, hanımefendi sabaha karşı 5 gibi çıkış yapmış. Benimde yeni haberim oldu. "
Yağız öfkeyle baktı adama. Bir şey söylemek için ağzını açtı ancak sonra vazgeçerek telefonunu çıkardı. Üst üste üç kez aradı fakat Elif telefonu açmadı. Mesaj yazdı.
"Lütfen telefonu açar mısın? Seni merak ediyorum..."
Koltuğa oturdu ve cevap beklemeye başladı. 5 dk kadar sonra tek kelime cevap geldi.
"İyiyim"
Derin bir nefes aldı. Öfkeyle başını sağa sola salladı. Bu kadınla bir türlü düzgün diyalog kuramıyordu. Tekrar mesaj atmak, nerede olduğunu sormak istiyordu ama asla cevap alamayacağını biliyordu. Neden bu kadar öfkeliydi, bir türlü aklı almıyordu. Telefonu karıştırdı. Arama tuşuna bastı.
"Alo Batu merhaba..."
***
Hava alanında yapılan anons ile son çıkışa doğru ilerledi. Uçağın merdivenlerine çıkarken yüzüne vuran serin hava kendine gelmesine yardımcı olmuştu. Dün geceden beri uyuyamamış, sabah olmadan otelden ayrılmıştı.
Öğlene kadar Üsküdar sahilde oturup Kız Kulesini izlemişti. Geçmişteki kendiyle hesaplamış, gelecekteki varlığı ile çatışmıştı. Hayat onu o kadar çok yormuştu ki, mücadele gücünün gitgide tükendiğini hissetti. Neden, dedi kendi kendine. Neden şimdi?
Öğlenden sonra üniversiteden arkadaşı Hande ile buluşup, eski günlerde kayboldular. Biraz mutluluk, çokça hüzün iki arkadaşın ortak noktasıydı. İstanbul'a her gelişinde mutlaka görüşür, hasret giderirlerdi. Bu defa ki biraz kısa sürmüştü ama her ikisi içinde ilaç gibi gelmişti bu buluşma. Sonrasında ise uçağa yetişmek için ayrılmıştı.
Koltuğa otururken gözleri kapanıyordu. O kadar uykusu vardı ki, bir an önce uçağın havalanmasını istiyordu. Çünkü kalkış esnasındaki sarsıntı onu her zaman korkutuyor, uykusunu kaçırıyordu.
Tüm yolcuların yerlerini almasını beklerken sarışın hostes gülen bir yüzle yaklaştı. Arkasında şık giyimli bir adam vardı.
"Elif Erva Kocatürk değil mi?"
"Evet ,benim "
"Afedersiniz, sizin koltuğunuz daha önceden rezerve edilmiş. Sizi oradan kaldırmam gerekiyor. "
Elif hayretle kaşlarını çatarak "Rezervli bir koltuğu mu bana sattınız?" diye çıkıştı.
Kadın gayet güler yüzlü ve sakin bir tavırla karşılık verdi.
"Sistemde bir karışıklık olmuş, çok özür diliyoruz. Ama merak etmeyin. Sizi asla mağdur etmeyeceğiz. Sizin için bir koltuk ayarladık. Beni takip edin lütfen!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERKEK GÜZELİ
RomanceYağız gülümseyerek baktı sevdiği kadının kıvrık kirpiklerinin arasında parlayan kehribar rengi gözlerine. Kendinden emin duruşu ve isabetli kararları ile bundan sonra ona yol gösterecek nadide bir çiçekti bu kadın. Bir kez daha aşık oldu sanki. Bir...