"Biz şimdi Keşmir'de miyiz?" diye sordu Leyla. Yağız kahvaltı niyetine verdikleri patates püresi ile kızarmış hamurları yemeye çalışıyordu. Ağzındaki lokmayı yutabilmek için biraz su içti.
"Hayır, Keşmir'de değiliz. Gilgit bölgesinin yakınlarında bir yerdeyiz ama tam olarak bende bilmiyorum."Leyla şaşkın gözlerle baktı.
"Sen Keşmir'e gideceğiz dememiş miydin?""Evet demiştim. Bende öyle biliyordum ama buraya getirdiler. "
Leyla Yağız'a doğru iyice eğildi.
"Burada Komarlar açmış mıdır?"Yağız düşünceli gözlerle baktı Leyla'ya. "İnşallah!"derken canı yanıyordu. Elif'in adını Karadenizde Komar denilen dağ gülü olarak kodlamışlardı. Bunu Yağız istemişti. Trabzon dönüşü yaptıkları kazadan sonra dağdan Komar toplayıp büyük bir mutlulukla evine getirmişti ya Elif, o yüzden adını komar olmasını istemişti.
Aynı sessizlikle devam etti.
"Öğlen yemeğinden sonra Arif beni almaya gelecekmiş."Leyla hatırlamayamadı. "Arif?"
"Dün gece bizi karşılayan adam yok mu?"
"Haa! "dedi Leyla gülerek. "Şu sinek siklet!"
Yağız Leyla'nın alaycı tavrını çözmeye çalışırken kaşlarını çattı. Leyla açıklama yaptı.
"Yaa çok zayıf ya! Kara kuru birşey. O yüzden dedim "
Yağız işaret parmağını dudaklarına götürdü. "Şiiitttt! Söyleme böyle şeyler!"
"Tamam, tamam! "dedi gülerek. Sonra devam etti " Bizi de götüreceklermiş"
Yağız dikkat kesildi. "Kim? Nerede götürecek?"
"Vallahi bilmiyorum da, Naciye ile beni kadınların komutanının yanına götüreceklermiş. Burada nasıl yaşayacağımızı, neler yapacağımızı anlatacaklar galiba. Belki de görev felan verecekler. "
Bu kadar kelimeden sadece bir tanesine takıldı Yağız. Kadınların komutanı...
"Kadınların komutanı?" diye sordu süpheyle. O anda Leyla'nın gözleri parladı. Daha önce aklına hiç gelmemişti.
"Belki de..."
Yağız elindeki yuvarlak tabağı yere bıraktı. Gözlerini kapattı, derin derin nefesler aldı. Nasıl sakin kalacaktı, bilmiyordu. Yağız'ın iç dünyasını çok iyi çözümlemiş olan Leyla elini Yağız'ın dizine koydu. Yüzünü ona iyice yaklaştırdı.
"Gözlerime bak! " diye fısıldadı. Yağız gözlerini açtı. Endişeliydi. Leyla ise güçlü görünüyordu. Hiç olmadığı kadar...
"Sakin ol! Onu ne halde görürsen gör, nasıl karşına çıkarsa çıksın, hiçbir şekilde tepki vermemelisin. Tanımazlıktan gelmesin. Plan yapmadan kılını bile kıpırdatmamalısın. Yoksa hepimizin ölümüne sebep olursun, O da dahil."
Yağız'ın gözleri hâlâ boşluktaydı. Leyla Yağız'ı kolundan tutup iyice sarstı. "Duydun mu beni?"
Cılız bir sesle cevap verdi Yağız "Duydum"
***
"Beni iyi dinle. Burada yaşamak , Allah'a ve onun Kutsal kuluna hizmet etmek istiyorsan buranın kurallarına harfiyen uyacaksın"
Yağız başı önde sessizce dinliyordu. Alt kademenin basit çadırlarını geçmişler, orta kademenin bir tık daha kaliteli çadırlarının arasında ilerliyorlardı. Biraz ilerde daha da üst kademenin çok daha kaliteli, keçeden yapılma çadırları vardı.
Hiç şaşırmamıştı Yağız. İnsanoğlu dini duyguları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayı her zaman ve her yerde başarıyordu. Burada bile insanlar kademelere ayrılmış, adeta basit bir kast sistemi gibi sınıflandırılmışlardı. Üst sınıflara gidildikçe çadırlar, yiyecekler ve de kıyafetler değişiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERKEK GÜZELİ
RomanceYağız gülümseyerek baktı sevdiği kadının kıvrık kirpiklerinin arasında parlayan kehribar rengi gözlerine. Kendinden emin duruşu ve isabetli kararları ile bundan sonra ona yol gösterecek nadide bir çiçekti bu kadın. Bir kez daha aşık oldu sanki. Bir...