62. Bölüm ; Köşk

150 26 0
                                    

Mamoon'un ardından sessizce ilerledi Yağız. Üç katlı gösterişli köşkün giriş katında eşya yoktu, sağlı sollu koridorlar ve çok sayıda kapı vardı. Acaba Elif bu kapılardan hangisinin ardındaydı? Mamoon sağ tarafa yöneldi. Uzun koridorun en sonuna kadar ilerledi ve sondaki kapıyı tıklatıp içeri girdi.

Mamoon'un ardında ki asker kapının önünü kesip Yağız'ı ve Abdullah'ı durdurdu. İtaatkar bir şekilde sessizce beklemeye başladılar. Mamoon 2dk sonra seslenince içeri girdiler. Yağız meraklı gözlerle odayı incelemeye başladı. Tek derdi Elif'i görebilmekti.

Odanın ortasında büyükçe bir yatak ve yatakta yatan biri vardı. İyice yaklaşınca beyaz örtülerin altında simsiyah sakalları ve simsiyah teni ile dikkat çeken adamı gördü. Kısa bir an hafızası yokladı ve nihayetinde adamı tanıdı. Vaaz sırasında Kutsal'ın etrafında ki sözüm ona hocalardan biriydi. Yorgun görünüyordu.

Yağız meraklı gözlerle Mamoon'a baktı. Mamoon yavaşça örtüyü kaldırıp aldı. Adamın belden yukarısı çıplaktı. Ve vücudunun her yerinde ceviz büyüklüğünde yaralar vardı.

Mamoon "Bunları tedavi edebilir misin?" dedi boğuk bir sesle.

Yağız iyice yaklaşıp yaralara baktı. Sedef hastalığına benziyordu ama tam bilemedi. Adamı yorgun düşüren bu yaralarsa başka birşey de olabilirdi.

"Bilemiyorum efendim, ama bana zaman verirseniz biraz araştırma yapabilirim. "

Maksadı, araştırma bahanesi ile köşkte kalıp Elif'i aramaktı.

"Sana bir hafta zaman veriyorum. Git araştır " dedi Mamoon ve yanında ki askere gidin der gibi elini havada salladı. Yağız hızla araya girdi.
"Efendim araştırma yaparken yaraları görmem gerek. Burada uygun bir yer varsa..."
Mamoon elini kaldırarak Yağız'ı susturdu. Sert adımlarla dışarı çıktı ve 5 dk sonra tekrar geri geldi. Elinde bir fotoğraf makinesi vardı. Makineyi Yağız'a uzattı.

"Al yaraların fotoğrafını çek. "

Yağız durumu anlamıştı. Mamoon onun burada kalmasına izin vermiyordu. Yavaşça makineyi aldı ve titiz bir fotoğrafçı gibi adamın yaralarına odaklandı. Yakın çekimler yaparken bu yaraların sedef olduğuna biraz daha ikna oldu. Yaklaşık 10 poz çektikten sonra makineyi geri verdi.

"Fotoğraflar yarın elinde olur" dedi Mamoon sert bir dille ve aynı tonda devam etti. " Biliyorsun... Burada olan burada kalır. " Sesindeki tehdit ürkütücüydü.

Yağız çaresizce kabullendi. Mamoon orada kalırken O ve Abdullah askerlerin eşliğinde köşkten çıktılar.

Yağız buradan da boş dönmenin hayal kırıklığı ile çadırlara doğru ilerledi. Camiyi geçtikten sonra askerler ayrıldı. Yağız ve Abdullah yürümeye devam ettiler. Derin düşüncelere dalmıştı. Köşkten ayrılırken her yeri dikkatlice gözden geçirmiş, içeri girebileceği bir açıklık aramıştı. Gördüğü her şeyi zihninden tekrar ediyor hafızasına kazımaya çalışıyordu.

"Sakın aptalca birşey yapmaya kalkma!" dedi Abdullah. Tehdikâr değil ikaz eder bir tavrı vardı.

Yağız düşüncelerinden sıyrıldığında çadırın önüne kadar gelmiş olduklarını farketti. Sorgulayan gözlerle Abdullah'a baktı. Abdullah sakin ve kendinden emin bir sesle devam etti. "Bir kere daha seni bayıltmak zorunda kalırsam ciddi hasar alabilirsin. "

"Ne diyorsun sen be! Sen kimsin?"
diye çıkıştı Yağız. Sesi yüksek ve öfke doluydu. Abdullah hafiften gülümsedi. "Sakin ol patron! Ben sana yardım etmek için buradayım. Ama senin bu aptalca adımların hepimizin hayatını tehlikeye sokacak."

"Hepimiz derken? Hepiniz kim? Siz kimsiniz oğlum?"

Yağız'ın öfkesi gitgide artınca Abdullah etrafını kocalaçan etti. İnsanlar vardı ama çok yakın değillerdi.

ERKEK GÜZELİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin