23. Bölüm; Şimdiki Zaman

188 25 0
                                    

Başını dayadığı uçağın camı titreyince kendine geldi. Uçak trublansa gitmişti. Son zamanlarda sürekli anılarında kayboluyor, bu şekilde içinde bunduğu durumun vehametinden bir nebze olsun uzaklaşıyordu.

Bu defa Elif'in evinde geçirdiği o keyifli geceyi anımsamıştı. Gözleri acı yüklenirken, yüreği sancıyla burkuldu. O sırada Bensu'nun elleri uzandı, Yağız 'ın kolunu sıkıca kavradı. Başını omzuna yasladı. Yağız diğer elini yavaşça uzattı Bensu'nun elinin üzerine koydu. Bu herşey yoluna girecek mesajıydı. Ancak kendisi bundan emin değildi.

Bir gece önce bütün planları yapıp hep birlikte Türkiye'ye dönmeye karar vermişlerdi.Yağız, dedesi Yavuz Bey, Yavuz Bey'in yaveri Hüseyin, Reha, Batu ve Bensu. 

Elif'in peşine düşeceğini Batu'nun bilmemesi gerekiyordu. O yüzden Elif'i aramak için yetkili makamlara gerekli başvuruları yaptığını ve bundan sonrasında beklemekten başka çare olmadığını kabullenmiş göründü. Öyle ki Bensu'nun bütün itirazlarına mantıklı cevaplar bulmak zorunda kalmıştı. Sabaha kadar ağlayan Bensu'yu sakinleştirmek ise Reha'ya kalmıştı. Ancak gerçeği açıklamamışlardı. Bu çok riskli olurdu. Bensu ne kadar ağlarsa, ne kadar çırpınırsa, Batu o kadar inanırdı.

Türkiye'ye döndükten sonra Reha çocuklarla birlikte İstanbul'da kalırken ,Yağız Ankara'ya dönecekmiş gibi hazırlıklar yapmış, hatta hava alanından çıkmadan önce Ankara'ya bilet bile almıştı. Özellikle Batu'nun gözünün önünde yapmıştı bunu. Batu'nun tarikat üyeleri ile iletişim kurup durumu anlatma riskini göze alamazdı.

Reha çocuklarla ayrıldıktan sonra, Yağız dedesi ile birlikte onun evine gitti. Her zaman bir odası vardı Yavuz Bey'in evinde. Aslında bütün ev onundu. Dedesinin herşeyiydi. Onu canından bile çok seviyordu Yavuz Bey. Günlerdir gözünün içine bakıyordu. Ona birşey olacak diye aklı çıkıyordu. Hele Pakistan'a gitme meselesi aklına geldikçe çıldıracak gibi oluyor, ona engel olmayı çok istiyordu. Ama Yağız'ın bu perişan halini görünce, ona engel olmanın Yağız'a çok daha fazla zarar vereceğinin farkındaydı. Yapmaya kararlı olduğu tek birşey vardı. Oda onu korumak için gerekirse kendi canını bile verecekti.

***

Yağız uzun süredir kullanmadığı yatağa kendini attığında hem bedenen hemde zihnen çok yorgundu. Göz yaşları eskisi kadar çok akmıyordu. Bensu'yu kurtarmış olması ve Erkan'dan intikam alması onu bir nebze rahatlamıştı.
Şuan hissettiğini en keskin duygu öfkeydi. Elif'i ondan alan herkese karşı beslediği öfke, damarlarında dolaşan bir ilaç gibi tüm hücrelerine nüfuz ediyordu. Bunun yanında özlemide azımsanmayacak derecede keskindi ve canını yakıyordu.

Yavaşça yataktan kalktı. Elif'in otelde kalan kıyafetlerini koklayarak valize doldurmuştu. O kadar çok özlemişti ki burnunun direği sızlıyordu. Valizi açtı. Elif'in başörtüsünü ve gömleğini alarak tekrar yatağa uzandı. O kaybolduğundan beri bunlarla uyuyordu. En çok bunlara sinmişti kokusu. Ve bu kokuyu almadan yatağa giremiyor, uykuya dalamıyordu. Nitekim çok geçmeden uykuya teslim oldu. Çalan kapıyı da , kapı aralığından yaşlı gözlerle onu izleyen dedesini de görmedi.

***

"Ooo! Rizwan Bey hoşgeldin!"

"Hoş bulduk, Yavuz Bey!"

Yağız ve Hüseyin de adamı selamladıkladıktan sonra hep birlikte oturdular. Esmer, uzun boylu ve ince yapılı bir adamdı. 2000'de Pakistan ile Türkiye arasında başlatılan askeri eğitim ve değişim programı kapsamında Türkiye'ye gelip ,burada askeri eğitim gören 1500 den fazla  subaydan biriydi Rizwan. Bu süreçte iyi derece Türkçe öğrenmiş, zekası ve çalışkanlığı sayesinde kendini sevdirip, ülkenin ileri gelenleri ile iyi ilişkiler kurabilmişti. Eğitimlerde gösterdiği başarıdan dolayı da kendi ülkesinde general rütbesine kadar yükselmiş ve sonrasında da emekli olmuştu. Yavuz Bey, siyaset arenasında boy gösteren yakın arkadaşları sayesinde Rizwan ile tanışmış, iş anlamında Pakistan'a açılmayı düşündüğü bir süreçte Rizwan ile yakın bir dostluk kurmuştu.

ERKEK GÜZELİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin