Kapının sesiyle gözlerini açtı ama uyanmakta zorluk çekti. Kafası yerine gelip önceki geceyi hatırlayınca başını kaldırıp ayağına baktı. Kalıp hâlâ ayağındaydı. Sonra ertafina göz gezdirdi. Kimse görünmüyordu. Elif dışarı çıkmış olmalıydı. Kalkmak için hamle yaptı. Güçlükle oturdu çünkü her yeri ağrıyordu. Yatak odasına gitmemiş, salondaki koltukta uyuyakalmıştı. Hem kazadan, hem de koltukta uyumuş olmasından dolayı bütün vücudu kaskatı kesilmişti. Ayağıda ağrıyordu. Yaslandı ve başını geriye doğru yatırdı. Gözlerini kapattı. Elif'le başbaşa geçirdiği ilk geceydi bu. Böyle hayal etmemiştim ama olsun, dedi kendi kendine. Sevdiği kadınla aynı çatı altında olmakta güzeldi.
Yağız kendine gelmeye çalışırken tekrar kapı açıldı.Mehmet amca içeri girdi ve kapıyı ardına kadar açtı. Raziye yine kucağında sini ile içeri girdi. Mehmet amca kapıyı kapatırken Yağız'ın uyanık olduğunu fakredince gülümsedi.
"Günaydun Yağız oğlum. Nasılsun bugün?"
Yağız karşılık veremeden Raziye belli belirsiz ama işveli bir tonda babasına katıldı.
"Günaydın Yağız Bey!"
Yağız her ikisine de gülümsedi.
"Günaydın!"
Mehmet amca Yağız'ın yanına gelirken Raziye mutfağa geçti.
"Biraz ağrım var. Ama sadece ayağımda değil, bütün vücudum ağrıyor."
"Doktora götüreyum mi seni?"
"Gerek yok Mehmet amca, o kadar ciddi değil. "
"Arkadaşun ormana doğru gidiydi."
Yağız kaşlarını çattı.
"Uzaklaşmaz inşallah !"
Mehmet amca dudak büktü.
"Vallahi ayı felan var buralarda dedum, uyardum. Herhalde uzaklaşmaz. "
Yağız'ın içini derin bir endişe kapladı. Kalkıp peşinden gitmeyi düşündü ama şu haliyle imkansızdı. Sehpanın üzerine duran telefona uzandı. Elif'i aradı. Çalan telefonun sesi yakınlardaydı. Hatta binanın içinde. Birlikte etraflarına bakındılar. Kapının hemen yanında Elif'in valizi vardı. Üzerinde de kol çantası. Telefon çantanın içindeydi. Yağız endişeli gözlerle Mehmet amcaya bakınca göz göze geldiler. Mehmet amca yavaşça yerinden kalktı.
"Ben gidip baksam eyi olacak. Kaybolmasun kızcağız."
Yağız memnuniyetle gülümsedi. Elif'in başına bir şey gelmesi ihtimali kalbini sıkıştırıyordu. Mehmet amca tam kapıdan çıkarken Elif kucağında kocaman bir çiçek demeti ile içeri girdi. Mor ve pembe güller harika görünüyordu ve Elif'in gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Yüzünde serin ve temiz havanın bıraktığı hafif bir pembelik vardı. Bu da onu olağanüstü güzel göstermişti. Mehmet amca hafiften tebessüm etti. "Komar mı topladın?" diye sordu. Elif kucağındaki çiçekleri kokladıktan sonra gülümseyerek "Evet!" dedi ve Yağız'a döndü.
"Çok güzelleri değil mi?"
Yağız o an gözlerini Elif 'ten alıp çiçeklere baktı.
"Tam göremiyorum ki!" diye yanıtladı. Elif kararlı adımlarla yaklaştı ve Yağız'ın yanına oturdu. Dün geceyi unutmuş gibiydi. Heyecanla devam etti.
"Orman gülü diyorlar buna. Bende ilk defa yakından gördüm. Baksana çiçekleri orkideye de benziyor. "
Yağız göz ucuyla inceliyormuş gibi yaptı. Ama aslında Elif'i inceliyordu. Onun bu kadar mutlu olması çok hoşuna gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERKEK GÜZELİ
RomanceYağız gülümseyerek baktı sevdiği kadının kıvrık kirpiklerinin arasında parlayan kehribar rengi gözlerine. Kendinden emin duruşu ve isabetli kararları ile bundan sonra ona yol gösterecek nadide bir çiçekti bu kadın. Bir kez daha aşık oldu sanki. Bir...