"Ayy! Yoksa sen..."
Elini gözlerine kapattı. Bir türlü devamını getiremiyordu.
"Allah'ım sen aklıma mukayyet ol!!!" diye söylendi.
Yağız ise durumu nasıl düzelteceğini düşünüyordu.
"Ne? Neden bahsediyorsun? Diye sordu telaşla.
Elif parmaklarını araladı. Tek gözü görünüyordu. Ve o tek gözüyle bile Yağız'ı ürkütmeyi başarmıştı.
"Yoksa sen... Sen..."
"Ben... Ne?"
"Sen kadınlardan hoşlanmıyor musun? Erkek..."
Yağız Elif'in daha fazla devam etmesine izin vermedi. Gülerek araya girdi.
"Sakin ol! Öyle bir durum yok. Ben normal ve sağlıklı bir erkeğim. Ve tercihim tabiki kadınlardan yana."
Elif elini yüzünden indirirken derin bir rahatlama hissetti.
"Ohh!!! Çok şükür! " Dedikten sonra sert bir şekilde sordu
"Eee o zaman derdin ne?"
"Bir derdim yok. Sadece... Ne bileyim... İçim ısınmadı..."
"Vay arkadaş yaaa! " diye atıldı Elif.
"Senin için eksinin altında 500°C mi, bir türlü ısınmıyor. Allah Allah!"
Yağız gülerek karşılık verirken Elif devam etti.
"Ben tepsiyi alıyorum. Sen demlikleri al. Ben şimdi annemi ve kızın annesini bertaraf edeceğim. Sen kızla konuş, muhabbet felan et biraz. Öyle hemen kestirip atma. Kendine de kıza da biraz zaman ver. Tanıdıkça ısınırsın. "
***
Bangır bangır bağıran telefonun sesine uyandı. Gözlerini açmakta zorlandı. El yordamıyla komodinin üzerinde ki telefonu buldu ve ekrana baktı. Arayanın adını görünce of'layarak başını yastığın altına gömdü. Bu kızdan nasıl kurtulacaktı?
O gün, Elif'in bahçesinde tanıştığı kız, hemen aynı günün akşamı aramış ve Yağız'ı çok beğendiğini açıkça söylemişti. Yağız ise direkt reddemeyince adını tam olarak koyamadığı bir arkadaşlığa başlamıştı.
2 haftadır zamanlı zamansız arıyor, kendince önemli olduğunu düşündüğü saçma sapan şeyler anlatıyor, Yağız'ı meşgul ediyordu. İlk bir kaç gün kibarlıktan taviz vermeyen Yağız, sonra ki günler aramaların yüzde doksanını cevaplamadı. Ancak kızın vazgeçmeye niyeti yok gibiydi. Aynı kararlılıkla ve ısrarla aramaya devam ediyordu.
Çalan telefonun üzerine yastığı iyice bastırdı ve kalktı. Her zamanki gibi ilk iş olarak perdeleri açtı ve açar açmaz lapa lapa yağan karı gördü. Kış gelmişti zaten ama bu yağan kar yinede sürpriz olmuştu ona. İçine büyük bir mutluluk doldu. Buna çocuksu bir coşkuda denilenilirdi . Çocukluğunda karda oynamayı çok severdi ama İstanbul'a fazla kar yağmazdı. Yağdığında da çok kısa bir süre sonra erir giderdi. O yüzden tatillerde dedesiyle Uludağ'a gider karın tadını orada çıkarırdı.
Bir müddet izledi karı. Kocaman taneler havada süzülüp, usta bir paraşütçü gibi yere konuyordu. Pencereyi açıp elini dışarı uzattı. Bir kaç kar tanesi avucuna kondu. Küçücük olmalarına rağmen elinin üşümesine neden olmuşlardı. Tam bu sırada kapı çaldı. Pencereyi kapatıp kapıya doğru ilerledi. Salondan geçerken saçını başını düzeltti. Kapıyı açtığında Demet gülen gözlerle karşısındaydı. Sıkı giyinmişti. Mont, bere, atkı ve eldivenleri soğuk havaya meydan okuyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERKEK GÜZELİ
RomanceYağız gülümseyerek baktı sevdiği kadının kıvrık kirpiklerinin arasında parlayan kehribar rengi gözlerine. Kendinden emin duruşu ve isabetli kararları ile bundan sonra ona yol gösterecek nadide bir çiçekti bu kadın. Bir kez daha aşık oldu sanki. Bir...