Gözlerini araladığında güneş doğmak üzereydi. Kendini halsiz ve yorgun hissediyordu. Bütün vücudu uyuşmuş gibiydi ama elininin üzerinde farklı bir ağırlık vardı sanki. Hızla başını kaldırdı ve eline baktı. " Yok!" dedi kendi kendine. " Olamaz! "
Ya rüya görüyordu ya da halisünasyon. Aldığı ilaçlardan olmalıydı. Başını tekrar yastığa bıraktı. Gözlerini kapattı. Bir kaç dakika öylece kaldı. Elif'in yumuşak yanağı avucunun içindeydi. Ardından tekrar gözlerini açtı. Biraz da tavanı seyretti. Uykusunun iyice açılmasını bekledi. Ancak durum yine değişmedi. Başını tekrar kaldırdı. Bu defa gördüğünün gerçekliğine ikna oldu. Gözlerinin içi parladı. Elif'ti. Elif'iydi.Yavaşça kumandayı aldı ve yatağın baş kısmının biraz yukarı kaldırdı. Yorgunluktan başını uzun süre havada tutamıyordu. Elif'i rahat görebileceği bir pozisyon alınca kumandayı bıraktı. Mutluluk avucunun içindeydi.
Tamamen eski haline gelmemişti ama iyi görünüyordu. Biraz kilo almış, toparlanmıştı. Kirpikleri yine kıvrımlı bir ok gibi yüreğini yaktı Yağız'ın. Yanağına dikkatini verdi. Güldüğünde ortaya çıkan gamzelerin yerini tespit etmeye çalıştı. Biri avucunun içinde, diğeri tam oradaydı. Yağız 'ın baktığı yerde. Elmacık kemiğinin hemen altında.
Anıları geldi aklına. Elif herhangi bir şeye gülünce evde bir kovalamaca başlardı. Yağız gamzelerinden öpebilmek için peşine düşerdi. Elif kahkahalar atarak kaçar, Yağız büyük bir keyifle kovalardı. En sonunda yakalar , dakikalarca Elif'i bir o yana bir bu yana çevirir gamzelerini öperdi.
Biri annesi, diğeri babası tarafından kabul görmemiş bu iki eski çocuk, yaşayamadıkları çocukluklarını birlikte yaşamayı başarabilmişlerdi.
Kapı birden açılınca Yağız anılarından sıyrıldı. Telaşla parmağını dudaklarına götürdü ve kontrole gelen hemşireye sessiz olmasını işaret etti. Elif'in uyanmasını istemiyordu. Ancak bu çaba işe yaramadı. Elif kıpırdanmaya başladı ve gözlerini açtı. Aynı anda Yağız'la gözgöze gelince hızla başını kaldırdı.
"Yağız! " dedi yüzünü buruştururarak. Boynu tutulmuştu. Ama derdi bu değildi. Ne ara uyuya kaldığını düşünüyordu.
Yağız gözlerini kaçırmadan , gülümseyen bir ifade ile Elif'i izlerken hemşire serumu değiştirip çıktı.
"Uyuya kalmışım" dedi doğal bir sesle. İçinde ki yangının dumanı Yağız'a ulaşmamalıydı. Onun üzülmesini istemiyordu.
"Ne zaman geldin?" diye sordu.
"Gece geldim. " dedi. Tebessüm etmeye çalışıyordu. "Nasılsın? Kendini nasıl hissediyorsun?"
Yağız kocaman gülümsedi.
"Epeydir bu kadar iyi olmamıştım."Elif derin bir nefes aldı.
"Sen var ya şımarık bir çocuktan başka bir şey değilsin" dedi. İşi şakaya vurmaya çalışıyordu."Ben mi?"
"Evet sen! İstediği olmayınca kendini yatağa atıp, hasta numarası yapan küçük bir çocuksun sen. "
"Hımm!" derken gülümsedi Yağız . Ardından "İstediğim neymiş?" diye sordu.
Elif dudağını büktü. " Ben bilmiyorum. Sen söyle bakalım bu defa ne için yataklara düştün?"
"Kara sevda! " dedi Yağız bir çırpıda. "Kara sevdaya tutuldum. Hem de karşılıksız. "
Elif derin derin baktı Yağız'ın gözlerinin içine. Yağız zaten nefes bile almadan izliyordu onu. Ardından hızla ayağa kalktı ve Yağız'a sarıldı. Alnını, gözlerini burunu yanaklarını öptü. Tabi aynı şekilde Yağız da karşılık verdi. Sonunda yanağını Yağız'ın yanağına yasladı.
" Özür dilerim! " derken göz yaşlarını daha fazla tutamadı. "Sana yaşattığım her şey için özür dilerim. Bütün bunların sorumlusu benim. Kendi lanetimi sana da bulaştırdım "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERKEK GÜZELİ
RomanceYağız gülümseyerek baktı sevdiği kadının kıvrık kirpiklerinin arasında parlayan kehribar rengi gözlerine. Kendinden emin duruşu ve isabetli kararları ile bundan sonra ona yol gösterecek nadide bir çiçekti bu kadın. Bir kez daha aşık oldu sanki. Bir...