" Allah cezanı versin, gerizekalı" dedi kendi kendine. "Koca kadını kaybetmeyi nasıl başardın acaba?"
Dikkat çekici hareketler yapmamaya özen göstererek kalabalık grubun arasından çıktı. Ferah bir alana geçince derin bir nefes aldı. Çaktırmadan bahçenin etrafında yürümeye başladı. Bir yandan yürüyor, diğer yandan etrafına bakınıyordu. Cellat gurubu çoktan bahçenin dışına çıkmıştı. Elif'in öyle hemen uzaklaşacağı kadar bir zaman geçmemişti. Yakınlarda olmalıydı.
Caminin arka tarafına doğru ilerledi. Başka bir siyah çarşaflı gözüne çarpmamıştı. Acaba çarşafı çıkarıp atmış olabilir mi, diye düşündü. Daha önce yüzünü gören olmadığı için tanınmazdı, o açıdan sorun yoktu ama kadın kendinde olmadığı için dikkat çekebilirdi.
Ön tarafa doğru dolaştı. Bu sırada caminin en üst kısmı Kutsal'ın konuşması için hazırlanmaya başlamıştı. Yüreği sıkışmaya, elleri titremeye başladı. Nereye gitmişti bu kadın?
Caminin dört bir etrafına iyice bakındıktan sonra çıkışa ilerledi. Kalabalık gitgide artıyor, onu bulması daha da zorlaşıyordu. Ne yapabilirim diye düşündü. Sonra bir tur daha caminin etrafında dolanmaya karar verdi. Bakınarak ilerlerken bahçe kapısının ilerisine gözü takıldı. Dışarda çadırlara doğru giden bir siyah çarşaflı gördü. Camiye gelen insanların arasında kalmıştı. Ama çadırlara varmak üzereydi. Durdu, telaşını bastırmaya çalışarak dikkatini topladı. Sanki adımları sarsak ve düzensizdi. Bu kesinlikle Elif'ti.
Adımlarını hızlandırdı. Koşması gerekiyordu ama dikkat çekmek istemiyordu. Gözlerini ayırmadan ilerledi. Ara ara birilerine çarptı ama aldırmadan ve de gözlerini Elif'ten ayırmadan yürüdü. Çadırların arasına dalmadan yetişmeliydi. O bölgeye girerse bulması daha zor olacaktı. İnşallah o'dur diye dua ederek iyice yaklaşınca Elif'in yanında bir adam olduğunu gördü. Ara sıra Elif'in koluna dokunuyor ve onu yönlendiriyordu. Arkası dönük olduğu için adamın yüzünü de göremiyordu. Elinin beline attı ve bıçağını kontrol etti. Tereddüt etmeden kullanmaya hazırdı. Bu kadar yaklaşmışken , kadını köşkten, recmden kurtarmışken, sapık bir adama kaptırmaya niyeti yoktu.
Bütün gücüyle yürümeye devam etti ancak tam çadırlara yaklaşmıştı ki ikisini de gözden kaybetti. Çadırlara yetiştiğinde ne adamı görebildi ne de siyah çarşaflı kadını. Adam kadını itekleye itekleye çadırların arasına dalmış ve gözden kaybolmuştu. Ellerini dizlerine dayadı. Derin bir nefes aldı. Bir an önce Elif'i bulmalı ve köşke geri dönmeliydi. Mutfaktakilere neden ortadan kaybolduğunu açıklayamazdı. Sinirle ve de telaşla çadırların arasına daldı.
Sağa sola bakınarak ilerledi. Etrafta bir sürü insan vardı. Camiye doğru yürüyen bir sürü insan vardı ama Elif ve yanında ki adam görünmüyordu. Ağlamak üzereydi. Denizi geçip kıyıda boğulmak bu olsa gerek, dedi kendi kendine. İlerleye ilerleye kendi çadırına vardı. İçeri girdiğinde Cevahir yerde oturmuş tütün sarıyordu. Tütüne kimse karışmıyordu. Kutsal Efendi de tütün kullandığı için bir nevi sünnet sayılıyordu.
Sinirle başında ki çarşafı çıkarıp yere fırlattı. "Allah kahretsin! Kadını kaybettim. "
Cevahir istifini bozmadı. "Hangi kadını?"Naciye ateş saçan gözlerle adama baktı. "Hangi kadın olacak, bizim komar" dedi sessizce. "Ama sen otur böyle, hiç keyfini bozma. Ben sana mesaj göndermedim mi? Neden yardıma gelmedin? Şimdi bu kadar çadırın içinde nasıl bulacağız kadını?" Son cümlede sesi düşündüğünden de yüksek çıkmıştı.
Cevahir alaycı bir ifade takındı. Ve elini dudaklarına götürüp sus işareti yaptı. Naciye hızla etrafına bakındı. Kimse yoktu. Neden susmasını istemişti ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERKEK GÜZELİ
RomanceYağız gülümseyerek baktı sevdiği kadının kıvrık kirpiklerinin arasında parlayan kehribar rengi gözlerine. Kendinden emin duruşu ve isabetli kararları ile bundan sonra ona yol gösterecek nadide bir çiçekti bu kadın. Bir kez daha aşık oldu sanki. Bir...