Bu kitapta geçen tüm kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür.
Yorulur pek tabii insan. Bazen koşmaktan bazense koşamamaktan.
°°°
''Efe, beren nerede senin?''
Kapının önünde dikilmiş kendisini bekleyen kardeşine bakıyordu. ''Mart ayına girdik abla, havalar o kadar soğuk değil.''Elindeki beresini saçlarına geçirip Efe'ye göz devirdi.
''Havalar o kadar soğuk değil madem, ben neden berem'i takıyorum ablacım?''
''Çünkü senin kulakların hep üşür.''
Bu doğruydu, kulakları çök üşürdü ama hava cidden soğuktu.''Ben botlarımı giyene kadar sen de odandan bereni alıp geliyorsun. Hadi naş naş."
Omuzlarını düşürerek minik adımlarını koridora doğru yöneltti. Efe'nin arkasından bakıp düşürdüğü omuzlarına başını olumsuzca salladı. Neden bere takmadığını biliyordu, saçlarını herkes görmeliydi, Efe'ye göre. Koridordan elindeki bereye nefretle bakan Efe, geliyordu, istemediği bir şey olunca bunu etrafına da yansıtırdı.
Kapının önünde kendisini bekleyen ablasına da hoşnutsuz bakışlarını atıp bereyi kafasına geçirmişti. Homurdanarak botlarını dolaptan aldı, zemine bırakıp giymek için hareketlendi. Sol ayağının fermuarını da çekip dikleşti. Abalsına bakmadan kapı kolunu indirip kendine doğru çekti. Açılan kapıdan minik bedenini geçirdi ve asansöre doğru ilerledi. Kardeşinin kendisine trip atmasını gülümseyerek izliyordu Şira.
Asansör zemin katta durunca ikiside inmiş ve apartmanın kapısına doğru ilerlemişlerdi. Efe'nin tribi sona ermiş olacak ki ablasının elini tutmuştu. Çağırdığı taksi kapının önünde onları bekliyordu daha fazla bekletmemek aceleyle hareket ettiler, Taksiye binip ardından çektiği kapı ile taksi de hareket etmişti. Efe, merakla camdan bakarken o da sol tarafındaki pencereye dikti bakışlarını. Hava güneşliydi, bu durumu fırsat bilen insanlar dışarda vakit geçirmeye başlamıştı bile. Trafik çok yoğun değildi, şaşırdı bu duruma. Hafta içi pek mümkün değildi bu durum. Efe'nin seslenmesiyle ona döndü.
''Abla, kaç kere daha gideceğiz hastaneye?''
Efe, hastaneyi sevmiyordu, gittikleri her gün diğer günlere oranla daha asabi olabiliyordu. Şira'nın da hoşuna gitmiyordu bu durum ama elinden bir şey gelmiyordu sonuçta her şey Efe'nin sağlığı içindi.
''Bilmiyorum ablacım, doktor bey ne derse o.''
Başını mutsuz olduğunu göstererek salladı. Kardeşinin çenesini tutup kendisine bakmasını sağladı, Şira.
''Az kaldı ablacığım hem...'' dedi ve Efe'nin saçlarını işaret etti. ''...her geçen gün daha iyi oluyorsun.''
Gözleri parıldayarak baktı ablasına, çenesindeki elini minik avucuna alıp dudaklarına götürdü. Efe'nin bu kadar naif davranıyor olmasına asla alışamıyordu. Sızlayan burnunu umursamadan Efe'nin yanağına bir buse kondurdu.Hastanenin önünde duran taksi ile camdan baktı, ne zaman geldiklerini fark etmemişti bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehap
Teen Fiction°°° ''Ağlama! Gözlerin yeşilken güzel, onları buğulu olunca göremiyorum,'' dedi gaza biraz daha yüklenirken üzerindeki bakışların yoğunluğunu hissedebiliyordu, dayanamadan yeniden döndü Şirasına. Yeşilin kendince en güzel tonuydu onun gözleri, yeşil...