4.1

223 12 0
                                    

   
    Bu kitapta geçen tüm kişi ve kurumlar tamamen hayal üründür.

°°°

Şehvet kaplı ruhlar,
İs bulanmış suratlar,
Ölmelerine rağmen asılmayı bekleyen cesetler,
Acı, hissedilmek istenen tek duygu,
Acı, hissedilmeye layık tek duygu.

Ellerim arasındaki kitabın kapağını sertçe örterken nefes nefes kaldığımı bile yeni fark ediyordum. "Acı bizden," diye fısıldadım boş odada. Ay ışığı pencereden içeriye sızarken üzerimdeki tişörtü bir çırpıda çıkarıp rastgele firlattım. Üzerimdeki siyah askılıyı umursamadan koşar adımlarla balkona çıktım.

Ay beni karşıladı, korkudan sırılsıklam olan vücudumda gezinirken ellerimi balkon korkuluğuna geçirerek başımı gökyüzüne kaldırdım. Yıldızlar tüm ihtişamıyla karşımdaydı şimdi, nefesim düzene otururken ıssız geceyi paramparça ederek bağırmaya başladım.

Şimdi dudaklarım arasından çıkan tek şey, az önce korkuyla okuduğum şiirdi.

Ellerim korkuluklardan çekildi, kollarımı iki yana açarak tenime usul usul işleyen rüzgarı hissettim. Yıldızlar bana eşlik ediyordu sanki, şimdi başkaydı ışıkları.

"Ölmelerine rağmen asılmayı bekleyen cesetler," dedim yıldızlarla olan bakışmamızı sonlandırarak gözlerimi kapattım.

Acı neydi? Asıl acı neydi, acı kime göre isimlendirilmiş, ilk kim tarafından dillendirilmişti?

Bana göre acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan ve o sancıların içinde yok olmamı sağlayan şeydi.

İyi değildim, benliğim elimden alınmış, oraya buraya savrulmuştu. Ben usul usul yok oluyordum, farkındaydım. Omuzlarımdaki yük, peyderpey gelmişti belki ama yinede bir aradaydı, bütün yüküyle orada duruyordu işte. Çoğu zaman içinde bulunduğum bu evrene yabancı hissediyordum, içine birden atılmış ve orada unutulmuş gibi. Değersiz, aciz, biçare biriydim.

Yük oluyordum, kendi kendime yük oluyordum. Kendime olan tahammülümü yitirmişim ben, nefes alıp vermek bile hayli yoruyordu artık.

Gecenin ayazı içime işlerken kollarımı kendime sardım. Sanki kendimi her ısıtmak istediğimde daha çok üşüyordum. Gözlerim karanlık göğe açılırken bir yıldız kaydı, dudaklarım hüzünle kıvrıldı.

"Anlaşılan birileri yaramazlık peşinde," diye mırıldandım. Odamın kapısının aralandığını duydum, başımı hafifçe arkama çevirerek ay ışığının sızdığı odaya girene baktım, Leyla'ydı.

Odanın içine kısık gözlerle bakarken boğazımı temizleyerek beni görmesini sağladım. Bakışları hızla beni bulurken mahçup bir yüz ifadesine bürünmüştü.

"Şira," dedi küçük adımlarla balkon kapısının tam önünde durarak ellerini birbirine bağladı. "Leyla?" dedim gülüseyerek. Mahçup ifadesi dağılıp yerini hüzne bırakırken sağ ayağını içe kıvırıp gözlerini benden kaçırdı.

ZehapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin