2.5

398 31 8
                                    

Bu kitapta geçen tüm kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür.

°°°

Dikiz aynasından beni takip ettiğini görebiliyordum. Gaza biraz daha yüklenerek arabanın tüm camlarını yarıya kadar indirdim. Hafif esen rüzgar, arabanın içini doldururken buğulanan gözlerimi hızlı hızlı kırpıyordum. Şarja taktığım telefondan yükselen melodi ile önümde uzanan yola baktım. Koltuğun üstündeki telefona uzanarak arayan numarayı cevapladım.

''Abla?'' dedi, Efe. Kısık sesi zar zor duyuluyordu.

''Efem,'' dedim. Telefonu kulağım ile omzum arasına alarak direksiyonu sıkıca sardım. 'iyi misin?' Heyecanla titreyen vücuduma engel olamıyordum. ''Efem, ses ver lütfen,'' diyerek dikiz aynasına baktım. Aramızdaki mesafeyi biraz daha kapatmıştı. ''Ne olur gel, kurtar beni,'' dedi. Bir zelzele sardı yüreğimi.
''Geliyorum, ablacım. Kurtaracağım seni. Korkma tamam mı?'' diyerek sağ kavşağa geçtim.

''Ablası, nerede kaldın? Bak, çok ağlıyor kardeşin, engelleyemiyorum,'' dedi.

''Nerdesin, nerdesin pislik herif?'' diyerek haykırdım. Dilini damağına vurarak çıkardığı sesi çok rahat işitiyordum. Direksiyondaki ellerim terden kaymaya başlayınca telefonun sesini açarak yan tarafımdaki koltuğa bıraktım. ''Kalbimi kırıyorsum ama,'' dedi alayla. ''İnsan, amcası ile bu şekilde konuşur mu?'' Önüme gelen saçlarımı önemsemeden gaza biraz daha yüklendim. ''Beter ol, geber!'' dedim öfkeyle. Bulunduğu yer her neresiyse sesi yankılanarak geliyordu.

''Ah, zamane gençleri! Ne edep ne ahlak. Çok üzücü çok.'' dedi. Daha fazla konuşmak istemiyordum. Ona ne sorarsam sorayım o istemediği sürece cevabını vermiyordu.
''Şira, melek kız. Sana konum atıyorum,'' diyerek telefonu kapattı. Kapanan telefondan yükselen bildirim sesi ile arabayı sağa çekerek durdum. Telefona gönderilen konum neredeyse şehir dışında kalıyordu. Haritaya bakacakken bir mesaj daha geldi.

Yalnız gelmeni belirtmeme gerek yoktur ama bilirsin, en ufak hatırlatmalar bile bir can kurtarabilir bazen.

Benimle birlikte duran arabadan inen adamın arabaya biraz daha yaklaşmasını bekledim. Açık camdan başını uzatarak merakla baktı.
''Bir sorun yok değil mi?'' dedi. Saçlarımı arkama doğru iterek bana doğru uzatmış olduğu yüzüne baktım.

''Üzgünüm, Aren.'' Arabayı hızla çalıştırarak atılan konuma gitmek için gaza bastım. Dikiz aynasından bana şaşkınlıkla bakan adam, birkaç saniye sonra hızla arkasındaki arabasına koştu.

Telefonumun melodi sesi arabada yankılanırken gaza biraz daha yüklendim. Kimse, hiç kimse benim yüzümden teklikeye düşmemeliydi. Geride kalan siyah arabanın korna sesleri, gittikçe uzaklaşıyordu. Bu yolları benden daha iyi bilemezdi, o yüzden kendime vakit kazandırmak için kısa yolları tercih ediyordum ve artık Aren'in beni yakalayabileceğini sanmıyordum.

°°°

Gönderilen konuma baktım, sonra önümde duran eski apartmana. Ürkütücü görünen bu apartman, korkumu gün yüzüne çıkarmıştı yine. Boyasız apartmanın neredeyse çeyrek asırlık olduğu belliydi. Hâlâ ayakta duruyor olması bile mucize gibiydi. Efe, burada mıydı? Arabadan hızlıca inerek apartmanın paslanmış demir kapısını sessizce ittirdim. Kapı, geriye doğru giderken arkasında tiz bir ses bırakmıştı. Duvara çarpan kapı sanki apartmanı sallamıştı. Karanlığın esir etmiş olduğu apartmandan yükselen koku midemi bulandırmıştı. Yanık et kokusu, rutubet kokusu ile birleşmişti sanki.

ZehapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin