Bu kitapta geçen tüm kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür.
Başlıyoruz♡
°°°Yeşil hareleri merakla kısıldı, beni duyduğuna emindim. Gözlerimi ondan ayırmadan tepkilerini izledim, gözlerini kısmış bir şeyleri çözmeye çalışıyor gibiydi.
Birkaç saniye gözlerimde oyalandı hareleri sonra arkamda kalan Zehra'ya yöneldi.
"Ne işin var burada? Tek başınasın, Zehra!''
Zehra'nın arkasına geçti ve sandalyesini arkadan ittirirmeye başladı.
''Adnan ağabeyim, buradaydı, az önce geldi. Çok kötü bir durumdaydı Pusat ağabey. Dayak yemiş gibiydi, üstelik çok zayıflamıştı.'"
Heyecanla anlattığı şeylerden dolayı yine gözlerini doldurmuştu ama Aren, dediği hiçbir şeye tepki vermemişti. Boynunu kaldırıp sandalyesini iten adama döndü.
''Pusat ağabey, ağabeyim buradaydı diyorum.''
Yanımızdan geçmek üzereyken Zehra, bizi hatırlamış olacak ki umutla baktı yüzüme.
''Şira ağabeyimi tanıyor, o da gördü hatta onunla konuştu.'' Bir şey demem için yalavaran gözlerle bakıyordu yeşillerime.
Aren, ilk defa bir tepki verdi, adımları durdu ve dikkatle bana baktı.
''Nereden tanıyorsun onu?''
Ani sorusuyla şaşırsam da hemen kendime gelip cevapladım.
''Babamın avukatıydı.'' İçimdeki burukluğun sesime yansımasını engelleyemedim. Çatık kaşlarıyla beni izlemeye devam etti, sorguluyordu biliyorum.
'Baban?' dedi, bir şey demek istemedim. Tuhaf bir şeyler vardı. Aren Pusat, karşımda duran adamsa ki bu çok büyük bir ihtimal...
''Sen kimsin?" diye sordum.
Ona sorduğum soruyu es geçip yeniden bir soru yöneltti.
''Eyüp Ateş mi?''
Onu onaylayacak hiçbir harekette bulunmadım. Ellerini sandalyeden çekti ve tam önümde durdu.
''Bir soru sordum!''
Sesinden bile anlaşılan bariz merakı ile kaşlarım hayretle çatıldı.
''Ben de bir soru sordum, cevabını aldığımı hatırlamıyorum.''
Efe ve Zehra, meraklı gözlerle ikimizi izlerken bana bir adım daha yaklaştı. Aramızdaki mesafe nefesimi keserken elimi yumruk haline getirdim. Sakin olmalıydım.
''Şiraydı, değil mi?'' dedi.
İsmini coşkuyla zikrettiğim adam.
Yine hiçbir şekilde cevap vermedim, sessiz kaldım. Aramızdaki mesafe beni gererken geriye doğru bir adım attım, nefes almam gerekiyor. Gözlerim dudaklarındaki hareketlilikle oraya yöneldi. Dudakları alayla yukarı kıvrılmıştı. Yüzümü buruşturup gözlerimi başka yöne çevirdim. Bir şeylerin cevabını bulmam gerekiyorsa o zaman, bu zamandan başkası olamaz.
Gözlerimi kararlılıkla gözlerine diktim. Yeniden dile getirdim ismini, ''Aren Pusat Beder.'' Dudakları yeniden düz çizgi haline gelince bu sefer gülümseyen kişi ben olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehap
Teen Fiction°°° ''Ağlama! Gözlerin yeşilken güzel, onları buğulu olunca göremiyorum,'' dedi gaza biraz daha yüklenirken üzerindeki bakışların yoğunluğunu hissedebiliyordu, dayanamadan yeniden döndü Şirasına. Yeşilin kendince en güzel tonuydu onun gözleri, yeşil...