Bu kitapta geçen tüm kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür.°°°
Kırmızı ışıklarla süslenen barda ışık görmeyen bir tarafa oturmuş, daha önce buluşma ayarladığı saygın(!) iş adamını bekliyordu. Sağ tarafında Luka, sol tarafında ise ağabeyi, Kaya vardı.
Masanın üstündeki baykuş figürlü kum saatine bakarak gülümsedi. Ters çevirdiği kum saati, son kumları dökmek üzereyken ona doğru yürüyen takım elbiseli adamı ve yanındaki kadını onlara yaklaşıncaya kadar kısık gözlerle inceledi. Adamın üzerindeki gri takım ve kırmızı kravata bakarken yüzünü ekşitti. Hemen hemen adam ile aynı yaşta olan kadının uzun kırmızı elbisesi ve omuzlarına attığı aynı renkteki kürke bakarken göz devirmekten alamadı kendini.
"Bunlar kendilerine boşuna redgiller demiyorlarmış," diyerek yüzünü buruşturdu, Luka. Kaya, sinsi bir ifadeyle gülerek kadını baştan aşağı süzdü.
"Daha çıtır bir şey bekliyordum doğrusu," diyerek dişlerini gösterdi. "Tüh, felaket üssü felaket üzüldüm," dedi ve yerinden kalkarak kısa bacaklı masanın önünde duran ekibi karşıladı. Kadının kırmızı ruju, kırmızı ojesi bar ile bir bütün oluştururken yaşına rağmen kıvırıyor olmasına üç adam da istemsizce sırıttı.
Luka ve Aren'de tembelce ayaklanarak misafirlerini karşıladı. Yüzünde yaşının getirdiği çizgilere rağmen dik duran adamın öfkeli bakışlarına gülümseyerek karşılık verdi, Aren.
"Mallarım nerede?" diye adeta tısladı Yahya. Aren, bir tepki vermeyince daha da öfkelenip öne doğru atıldı ama Luka onu bileğinden tutarak kulağına gürültülü müziğe rağmen herkesin duyabileceği bir şekilde bağırdı. "Malların, mallarının midesinde," diyerek geri çekildi.
Kimse bir şey anlamadı, kadın bakışlarını merakla kısarken Aren'e daha sakin bir şekilde sordu. "Mallar, nerede?"
Ellerini arkasına alarak yüzüne en sahtesinden bir gülümseme yerleştirdi.
"Duymadınız mı Luka'yı?" diyerek ellerini birbirinden çözüp Yahya ve kadının arkasındaki adamları işaret etti, Aren. Onlarca adamın anlamsız bakışlarına kahkaha atarak güldü, Kaya."Bu mallar, baya mal yalnız!'' diyerek daha çok gülmeye başladı. Luka ve Aren de gülümsereken saniyeler sonra takım elbiseli adamların her biri art arda zemine devrildi. Yahya ve partneri arkalarındaki gürültüye döndüğü an, kadının ağzından kaçan çığlık, boş ve gürültülü mekanda yankılandı. Yahya korku ve sinir karışımıyla karşısındaki adamlara döndü.
"Ne yaptınız lan?" diye bağırdı ama kimse onu umursamadı. Kadının irice açılan gözlerine bakarak onu kendisine doğru hızla çekti, Kaya. "Sen buraya gel, Sugar mommy," diyerek kadının kolunu sıkıca kavradı. Afallayan kadının tepki veremeden ona ayak uydurmasına hoşnut bir şekilde gülümsedi.
"Yahya Demir," diyerek karşısındaki adama ilerleyerek düşünceli bir şekilde konuştu. "Eyüp Ateş'in sadık dostu, Karun Kor'un sadık köpeği," adımları son bulurken kendisine korkusuzca bakan yaşlı adamın ceketinin cebinden mendilini çıkartarak yüzüne doğru kaldırdı. ''Lazım olacak," dedi katlı, beyaz mendili yavaşça açarken fazlasıyla dikkatli davranıyordu.
Mendili dünyanın en ilginç eşyasıymış gibi incelerken karşısındaki adamın gittikçe hızlanan soluk alış verişlerini içten içe haz duyarak dinledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehap
Teen Fiction°°° ''Ağlama! Gözlerin yeşilken güzel, onları buğulu olunca göremiyorum,'' dedi gaza biraz daha yüklenirken üzerindeki bakışların yoğunluğunu hissedebiliyordu, dayanamadan yeniden döndü Şirasına. Yeşilin kendince en güzel tonuydu onun gözleri, yeşil...