1.9

504 57 8
                                    

Bu kitapta geçen tüm kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür.

°°°

Bir peçetenin arasına sıkıştırmış olduğu kılları banyodaki çöp kovasına atarak lavaboya yöneldi. Midesindeki ağrı geçmek yerine daha da şiddetlenmiş artık acı veriyordu. Sıcak suyu sonuna kadar açarak ellerini önüne bıraktı. Tıpkı duyguları gibi duyularını da kaybetmişti sanki.
Sıcak sudan dolayı kızaran ellerini öylece izliyordu. Bakışları aynadaki yansımasına kayarken gözlerindeki acının ruhunda dolandığını hissetti.

Ellerindeki yanma hissiyle irkilerek bir adım geriye kaçtı. Sıcak sudan dolayı buğulanan aynaya yaklaşarak göğsünün üstündeki dikiş izine baktı. Ne zaman veya ne için olduğunu bilmediği bu iz, neredeyse tüm anılarında yer ediniyordu. O an yeniden o tanıdık boşluk hissiyle yüz yüze geldiğini hissetti. Tahriş olmuş sol elini dikiş izinin üzerinde
gezdirdi. Olur da bir şey hatırlar diye izin üstünü defalarca kez okşadı. Hatırlamıyordu, cevabını bilmediği onca sorudan biriydi.

Buğusu geçen ayna ile gözleri, boynunda sıra sıra dizilmiş olan, üç bene takıldı. Kafasındaki kargaşa azmış gibi daha da çoğaldı. Aren'in boynundaki gözlerini anımsarken nefesinin kesildiğini hissetti. Karun Kor'un neyi oluyordu? Adnan, Karun'un oğluydu. Zehra  ise kızı... Zehra'nın Aren'e ağabey, diye seslendiğini duymuştu. Aralarındaki bağ, tam olarak neydi. Soy isimleri farklıydı, evet ama aralarında kan bağından çok daha farklı bir şeyler olduğunu düşündü.

Peki bu bağ, ne olabilirdi?

Saatler önce bir katille yüz yüze gelmiş, tehdit edilmişti. Kim onu neden öldürmek istesin? Yüzüne doğru düşen perçemlerini, kendisine gelebilmek için sıkıca tutup çekti. Hayır, olmuyordu. Onlarca soru, onlarca cevapsız soru, kafasının içinde yer edinirken kolay değildi. Bir katil, onu öldürmek için görevlendirilen fakat yine başka biri tarafından engellen bir katil. Kafasının içi yangındı, kafasının içi bir yangının geriye bıraktığı yıkık dökük bir harabeydi.

Üzerindeki kıyafetleri hızlı hızlı çıkararak duşa girdi. Az öncekinin aksine buz gibi soğuk su, kullanıyordu. Soğuk su, onu kendine getirebilirdi belki. Soğuk fayansın üstüne çökerek başını elleri arasına aldı. Saç diplerinden ayak parmaklarına kadar titriyordu vücudu. Bir şeyler hatırlamak, bir şeylere anlam vermek için ellerini saç diplerine bastırıyor, sertçe kaşıyordu.

''Hayır, olmuyor.'' Sessizce fısıldıyor, kendisine kızıyordu. ''Olmuyor, hiçbir şey yok! Bomboş.'' Su gözlerini yakmaya başlamıştı ama asla kırpmıyordu gözlerini. Vücuduna sarılarak yerinde sallanmaya başladı.

''Benden ne istiyorlar?"

Saatler önce yaşadığı anları yeniden yaşıyordu. Ellerini boğazına götürerek nefes almaya çalışıyordu. Nefesinin kesildiğini hissetti fakat ne kadar derin nefes aldığının farkında bile değildi.

Duvardan destek alarak ayağa kalkıp suyu kapattı. Bornozunu üstüne geçirirken sürekli aynı şeyi tekrarlıyordu. ''Uslu dur, uslu durmalısın. Uslu...''  Bağlamak için eline aldığı kuşaklar, birden elleri arasından kaydı. ''Aren!'' diye fısıldadı. Uzun zaman önce, kendisine yapılan uyarıydı bu. Aren, onu o zamanlar uyarmıştı, yine uyarıyordu. Onu bir katilden korumuş, aynı şekilde uyarmıştı. Nedenini düşündü, babasının dosyaları arasında bulduğu kırmızı dosyayı anımsadı.

ZehapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin