Bu kitapta geçen tüm kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür.
°°°
Başını önüne eğmiş, uzamış tırnaklarındaki kurumuş kana bakıyordu. Kaç ay olmuştu, bir, iki, üç, dört... Hayır, çok daha fazla olmuştu, sadece o saymayı bırakmıştı. Başını tavandaki küçük deliğe doğru kaldırarak ince ince yağmaya başlayan yağmuru izlemeye daldı. Sonbahar gelmiş olmalı, diye düşündü içinden. Toz toprak içindeki kıyafetlerine bakarken, kendisinden yükselen dayanılmaz kokuyu duyumsadı yine. Yüzünü kendinden tiksinmesinin belirtisi olarak memnuniyetsize ekşiterek ayağa kalktı.
Aylardır, ona ev olan bu kömürlüğün her köşesine, karanlık olmasına rağmen aşinaydı. Vücudundan yükselen ağrılar, boğazından küçük bir inleme yükselmesine neden olurken sağ ayağı soğuk zeminden dolayı morarmış, arkasından sürükleniyordu. Hissettiği acıdan dolayı her adımda derin derin nefesler alıyor, boğazından anlamsız hırıltılar çıkıyordu.
Birkaç adım sonra ayağına batan sivri bir şey ile zemine düşerken boğazından acıyla harmanlanmış bir bağırtı yükseldi. Karanlık, soğuk odada sesi yankılanırken demir kapının üstündeki sürgülü pencere tam o anda aralandı. Acı içinde defalarca kez doğrulmaya çalıştı, dirseklerindeki son güç de tükenirken bir kez daha yüz üstü yere yapıştı.
"Çok yazık," dedi canavarın uğursuz sesi. Yüzüne batan küçük taşları umursamdan başını soğuk zemine daha çok yapıştırdı.
Yok olmak, şu an mümkün olsa, diye çıglıklar atan zihninin sesini kesmek istedi.
Biliyordu, yok olmak mümkün değildi.
Soğuk kömürlüğe rağmen teni alev alevdi.
Ellerini zemine yaslayarak başını kaldırıp direkt pencereyi hedef aldı. Yeşil gözleri canavarın gözleriyle buluşunca tüm acısına rağmen gamsızca gülümsedi.Önce canavarın kısılan sağ gözüne,oradan da hemen sol gözünü bütünüyle saran aklığa baktı. Gülümsemesi daha da büyürken dirsekleri üzerinde doğrularak kalçası üzerine oturdu. Soğuk zemin, ateştendi sanki. Küçük havalandırmanın tam altındaydı şimdi. Tek tük yağmur damlaları kısacık kesilmiş saçlarına düştüğünde başını kaldırarak yağmurun yüzüne gelmesine olanak sağladı.
Yüzündeki kirin yağmur damlalarıyla aktığını hissedince daha çok gülmeye başladı. "Delirmişsin," dedi canavar. Sesi belli belirsizdi. Sağ elini kaldırarak işaret parmağını havaya dikip onu onayladı Aren.
"Hâlâ direniyorsun, nereye kadar sürecek bu?" diyerek elleriyle demir kapının üstünde ritim tuttu.
"Kendi kokunda boğulunca mı?" dedi gittikçe şiddetlenen ve çoğalan ritimler ile.
"Yoksa, açlıktan ölene kadar mı?" dedi ritim son bulurken. Başını küçük pencereye doğru uzatıp elindeki feneri odanın ortasında oturan genç çocuğun yüzüne tutarak burnunu kırıştırdı.
"Berbat görünüyorsun," diyerek sahte bir hüzünle büzdü ince dudaklarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehap
Teen Fiction°°° ''Ağlama! Gözlerin yeşilken güzel, onları buğulu olunca göremiyorum,'' dedi gaza biraz daha yüklenirken üzerindeki bakışların yoğunluğunu hissedebiliyordu, dayanamadan yeniden döndü Şirasına. Yeşilin kendince en güzel tonuydu onun gözleri, yeşil...