0.4

1.5K 119 96
                                    

Bu kitapta geçen tüm kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür.

°°°

°°°

Mavi masanın üzerinde duran pastaya iştahla bakan kardeşimin bana bakması için boğazımı seslice sildim.
İstediğim şekilde bakışları beni bulmuştu. Kaldırmış olduğu ince kaşlarıyla ne kadar tatlı olduğunu biliyor muydu bu çocuk?

İçimi sıcacık eden bu görüntüyü sürekli görmek istediğimi fark edince masanın üzerinde duran telefonuma uzanıp kamerayı açtım. Kameraları seviyordu, benim aksime. Dişlerini göstererek gülmsediğinde art arda basıyordum kameraya. En son yorulmuş olacak ki yeter diye hayıflanmış ve elindeki çatalı pastanın tam ortasına batırmıştı.

Bende ona ortak olup çatalımı önümüzdeki muzlu pastaya batırdım.
Ağzındaki pastaya rağmen çatalını ağzına uzatan Efe'yi kocaman gözlerle izliyordum.

'Boğulacaksın Efe, almıyor kimse elinden.'

Sitemle sarf ettiğim sözler umrunda değildi yine. Ağzının etrafındaki pastayı umursamadan önündeki pastayı çatallamaya devam ediyordu.
Elimdeki çatalı tabağa bırakıp onu izlemeye başladım. Birkaç dakika sonra nefes alması zorlaşmış olacak ki elindeki çatalı masaya bıraktı. Bu görüntüyle gözlerimi devirip sırtımı sandalyeye yasladım. Ağzındaki pastayı umursamadan konuşan kardeşimle derince soludum.

'Ay! Nefesim kesildi abla.'

'Kesilir tabii. Az soluklan, Efe!'

Hiç alınmadan başını aşağı yukarı sallayıp masaya bıraktığı çatalı tabağa bıraktı.

'Bu kadarı yeterli.'

Daha fazla yemesini bekliyordum ama o beni şaşırtmıştı.

'Efem yiyebilirsin, bir daha kim bilir ne zaman yersin.'

'Çok yedim, bu kadarı yeterli ki.'

Üzgünce yüzüne baktım, o ise bana gülümseyerek elini uzatmıştı.

'Bende muzlu oldum, baksana.'

Dediğine tebessüm edip çantama uzandım, içinden çıkardığım ıslak mendille yer yer krema olan ellerini sildikten sonra ağzını da masadaki peçete ile sildim. Gözlerim karşımdaki masaya çarpınca kendi kendime kızıp hemen ayırdım gözlerimi. Efe ise yine merakla etrafı izliyor, insanların üzerinde fazlaca oyalanıyordu, bakışları. Beni asla ama asla dinlemediği bir konu daha.
Omuzlarımı silkip yeniden arkama yaslandım. Önündeki sıcak çikolatayı yavaş yavaş içen Efe'yi kendi haline bırakarak masada duran kitabın kapağını araladım.

Gurur ve Önyargı.

Kitabı okumaya başlamadan önce yeniden Efe'ye baktım. O, hâlâ aynı şekilde etrafı izliyordu, meraklı gözlerle. Kaldığım sayfayı açıp, kitabı okumak için sırtımı sandalyeden çekip masaya doğru eğildim.

'Nasıl anlatsam bilemedim.
Bir sene heyecanla beklediğin bir şey sonunda gelmiş de gerek kalmamış gibi.'

Farkında olmadan seslice okuduğum yazıyı bir daha tekrarladım.
Masanın üzerinde hazır duran, post-it'i sayfanın kenarına yapıştırdım.

'Abla?' diye seslenen Efe ile sayfayı çevirmeden ona dönmüştüm.
Elimdeki kitabı kapatıp masaya, hemen sol tarafıma, bıraktım.
Efe'ye bakmak için kaldırdığım bakışlarım, Efe'nin arkasındaki masada gördüğü kişiyle oraya    sabitlendi. Ne zaman gelmişti, ne zamadır buradaydı da ben, onu fark etmemiştim?'

ZehapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin