Bu kitapta geçen tüm kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür.
°°°
Şira, Aren'in arkasından minik adımlarla ilerliyordu. Arada bir arkasına bakan Aren'in endişeli bakışlarına zorlukla gülümsüyordu.
Salona geldiklerinde masanın üstündeki bilgisayar ve dağınık bir şekilde etrafa yayılan dosyalara ilgisizce baktı. Koltuğun üzerine rastgele firlatılmış olduğu belli olan ceketini alarak kendisini izleyen Şira'ya döndü Aren. Aralarındaki iki adımlık mesafeyi tek adımda kapatarak elindeki ceketi omuzlarına bıraktı. ''Hava soğuk, kar yağacak gibi duruyor. Üşütme, hasta olmak istemezsin,'' diyerek Şira'nın kollarına geçirdiği ceketin fermuarını sonuna kadar çekerek ceketin içinde kalan saçlarını nazikçe çıkardı.Loş ışık, Aren'in arkasında kaldığından dolayı, Şira onun yüzünü görmek için dikkatle bakıyordu. Kendisine parlak gözlerle baktığını görünce Aren'in çorak dudakları can buldu.
''Bir çocuk gibi bakıyorsun,'' dedi. Anında kaşları çatılan Şira'nın omzunu silkerek arkasını dönmesini şaşkınlıkla izledi. Masanın üstündeki tükenmez kalemi alarak salık duran saçlarını ensesinde kıvırarak kalemle sabitledi. Aren'in kollarını birbirine dolayarak kendisini izlediğini fark edince başını 'ne var?' der gibi salladı.
Kollarını birbirinden ayırarak omzunu silkti, bir şey yok dercesine.
Salondan çıkarken Aren'in de peşinden geldiğini biliyordu. Ellerini kendisine oldukça bol duran ceketin ceplerine saklayarak titreyen ellerini gizlemeye çalıştı. Aren bir adım önüne geçerek kapıyı açmak için elini uzattı fakat kapı dışardan açıldığında, geri çekilmek durumunda kaldı. Aralanan kapıdan içeri giren Luka'yı dikkatle inceledi Şira. Baştan aşağı siyah giyinmiş, şapka takmış ve burnunun üzerine kadar kırmızı bir maske geçirmişti.
Avuçları terlerken göz göze geldiği adamdan gözlerini kaçırarak çıplak ayaklarına baktı. Ayak parmaklarını hareket ettirerek kafasındaki sahneyi unutmak için çabaladı. Boğazını temizleyerek konuştu, Luka.
''Nereye böyle?'' dedi merakla. Sorusunun muhatabı Şira'dan çok Aren gibiydi. Dolaptaki botlarını zemine bırakarak Şira'nın bej rengi sporlarına uzandı.
''Şira, Efe'yi görmek istiyor,'' dedi tok bir sesle. Luka Şira'nın kendisinden kaçırdığı bakışlarının nedenini elbette biliyordu. ''Çok geç olmadı mı?" diyerek içeri girdi. Ellerindeki eldivenleri çıkararak yüzündeki maskeye uzandı.
Sorusu ikili tarafından cevaplanmamış, boşluğa asılıp kalmıştı. Önüne bırakılan sporlarını giyerek aralık olan kapıdan usulca çıktı Şira. Aren'in de hemen arkasından çıkması ile merdivenlere yöneldi. ''Ayakların çıplaktı,'' diyerek Şira'ya yetişmek için hızlı hızlı yürüdü. ''Sorun değil,'' dedi Şira. 'Ne kadar sıkı giyinirsem giyineyim yine üşüyeceğim,' dedi iç sesi. ''Hasta olmak istemezsin,'' dedi az önceki gibi ılıman bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehap
Teen Fiction°°° ''Ağlama! Gözlerin yeşilken güzel, onları buğulu olunca göremiyorum,'' dedi gaza biraz daha yüklenirken üzerindeki bakışların yoğunluğunu hissedebiliyordu, dayanamadan yeniden döndü Şirasına. Yeşilin kendince en güzel tonuydu onun gözleri, yeşil...