Bu kitapta geçen tüm kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür.
Keyifli Okumalar♡
°°°
Adnan, karşısındaki kırık, küçük aynadan yara bere içindeki yüzüne bakarken burnunu kırıştırdı. Sararmış lavabo tezgahındaki eczane poşetinden aldığı kremi, parmağının ucuna sıkıp yavaşça yaralarının üzerine sürdü. Sağ şakağındaki morarma artık sarıya çalıyordu, bu görüntü, ne kadar uzun bir süredir burada olduğunu hatırlattı. Aynada, kendi yansımasına bir yansıma daha eklenince gözlerini birkaç saniyeliğine kapattı.
''İyileşiyorsun.''
Aren, Adnan'nın kendisiyle göz teması kurmaktan kaçınıyor olmasını umursamadı. Kollarını birbirine dolayıp sırtını arkasındaki kirli duvara yasladı. Hâlâ kendisine bakmamak için direnen adamın çıplak ayaklarına değdi gözleri. İçinde bir yerlerin, biri tarafından sıkıldığını hissetti. Arkasındaki duvardan uzaklaşıp hemen Adnan'nın arkasına geçti. Gözlerini yavaşça araladı Adnan, gördüğü tek şey kırık bir ayna değildi aynı zamanda çokça kırgın iki çift gözdü. Başını önüne eğerek derince soludu.
''Elimde değildi, elimde olsaydı izin vermezdim.'' Başını iki yana sallayarak arkasındaki bedene döndü. Göz göze gelmeleri ile bakışlarını yeniden kaçırdı.
''Beni tehdit etti.'' dedi.
Aren, karşısındaki çaresiz bedenin ne kadar mahçup olduğunu elbette görebiliyordu ama neden tek bir kere bile ona söylemediğini bir türlü anlamlandıramıyordu.
''Bana hiçbir şey söylemedin, bana tek bir şey söyleseydin şuan işler bu kadar sarpa sarmazdı.''
Aren,kaldırdığı sağ eli ile genç adamı göğsünden sertçe itti. Arkasındaki lavabo tezgahı, kendisine çarpan adam ile sarsıldı. Halsiz bedeni ayakta zor dururken karşısında kendisine öfkeyle bakan Aren'den uzaklaşmak için arkasında duran kapıya yöneldi.
''Sen hep sus, hep sus ki daha çok insan ölsün!'' Adnan,sinirle ayakları üzerinde dönüp Aren'in sırtına dikti gözlerini.
''Zehra, onun yanındayken kimseyi koruyamam ben! Kimse umrumda değil tamam mı?''
Umrundaydı, onun hatası yüzünden ölen adam için kendini hâlâ affedebilmiş değildi. Yumruk olmuş elleri iki yanına düştü. Aren'in kendisine döndüğünü görünce bulunduğu küçük banyodan hızlıca dışarı çıktı.
''Ağladı, o ağladı ben hiçbir şey yapamadım. Senin o lanet olası baban her yerde, her zaman izliyor onu. Yaklaşamadım yanına.''
Dar koridorda durmuş, dinliyordu Aren'i. Çaresizliği tanıyordu, çok yakından. Kendisine doğru gelen adım sesleri ile yeniden hareketlendi.
Salondaki yırtık, deri koltuğa attı bedenini. Bakışları soğuk havaya rağmen çıplak olan ayaklarına indi. Karşısında ayakta dikilmiş olan bedenin sahibine bakmadan yüzünü ellerine gömdü.Konuşmak istedi, Adnan. Konuşamadı. Bir şey söyleyip Aren'i rahatlatmak istedi ama yapamadı.''Senin korkaklığın bizi bu duruma soktu. Baksana şu haline, dışardaki itten farksızsın.''
Adnan, elbette ne halde olduğunun farkındaydı. Yüzündeki ellerini çekip sertçe baktı karşısındaki bedene. Aren'in de aynı karşılığı vermesi geç olmadı. Adnan, oturduğu koltuktan hızlıca ayaklanıp Aren'in önünde durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehap
Teen Fiction°°° ''Ağlama! Gözlerin yeşilken güzel, onları buğulu olunca göremiyorum,'' dedi gaza biraz daha yüklenirken üzerindeki bakışların yoğunluğunu hissedebiliyordu, dayanamadan yeniden döndü Şirasına. Yeşilin kendince en güzel tonuydu onun gözleri, yeşil...